ihtiyarım olmadan niçin böyle olmuş, kuvve-i hafızama gelen nisyandan sıkıldım. Birden, şiddetli bir ihtarla "On Dokuzuncu Sözün âhirine bak" denildi. Baktım, risalet-i Ahmediyenin (a.s.m.) mu'cize-i Kur'âniyesinde tekraratının çok güzel hikmetleri, tam tefsiri olan Risaletü'n-Nur'da tamamıyla tezahür etmiş. O tekrarat, o hikmetler için tam yerinde ve münasip ve lâzım olmuş.
Hem Lütfü, hem Abdurrahman, hem Hafız Ali hükmünde Küçük Ali sizin namınıza da Yirmi Dokuzuncu Lem'a-i Arabiyenin tefsir ve tercümesini istemiş. Benim şimdi onunla meşgul olmaya ne vaktim var ve ne de halim müsaade eder. İnşaallah ileride Risaletü'n-Nur'un başka bir şakirdi o vazifeyi yapacak.
Hem Yirminci Mektupla Otuz İkinci Söz bir derece o Lem'ayı izah ederler. Hazret-i Ali (r.a.) iki defa تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا 1 sırrıyla, perde altında gizli parlamasına işareti, bizi ihtiyata sevk ve emreder.
Bir meseleye gayet kısacık bir remizle zekâvetinize, fehminize havale ediyorum:
Sual: "Yerin korkudan titremesi ve hiddeti neden Rus'a gelmiyor ve yalnız...?"
Cevap: Çünkü nesholup tahrif olmuş bir dine karşı dinsizlikle ihanet başka. Ve hak ve ebedî bir dine karşı ihanet ise, yeri titretiyor, kızdırıyor.
Mukaddeme-i haşriyenin makamatını istiyorsunuz. Şimdiki vaziyetim hiçbir vecihle müsaade etmediği gibi, haşre dair yazılan hakikatler, burhanlar umuma nispeten ihtiyaca tam kâfi olduğundan, çabuk yazmasına mânen icbar edilmiyorum. Bir parça tehir edildi ve tâcil edilmedi. Hem ben burada kayıtlar altındayım,
اَلصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ وَالسُّرُورِ * 2
ihtiyarım olmadan niçin böyle olmuş, kuvve-i hafızama gelen nisyandan sıkıldım. Birden, şiddetli bir ihtarla "On Dokuzuncu Sözün âhirine bak" denildi. Baktım, risalet-i Ahmediyenin (a.s.m.) mu'cize-i Kur'âniyesinde tekraratının çok güzel hikmetleri, tam tefsiri olan Risaletü'n-Nur'da tamamıyla tezahür etmiş. O tekrarat, o hikmetler için tam yerinde ve münasip ve lâzım olmuş.
Hem Lütfü, hem Abdurrahman, hem Hafız Ali hükmünde Küçük Ali sizin namınıza da Yirmi Dokuzuncu Lem'a-i Arabiyenin tefsir ve tercümesini istemiş. Benim şimdi onunla meşgul olmaya ne vaktim var ve ne de halim müsaade eder. İnşaallah ileride Risaletü'n-Nur'un başka bir şakirdi o vazifeyi yapacak.
Hem Yirminci Mektupla Otuz İkinci Söz bir derece o Lem'ayı izah ederler. Hazret-i Ali (r.a.) iki defa تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا 1 sırrıyla, perde altında gizli parlamasına işareti, bizi ihtiyata sevk ve emreder.
Bir meseleye gayet kısacık bir remizle zekâvetinize, fehminize havale ediyorum:
Sual: "Yerin korkudan titremesi ve hiddeti neden Rus'a gelmiyor ve yalnız...?"
Cevap: Çünkü nesholup tahrif olmuş bir dine karşı dinsizlikle ihanet başka. Ve hak ve ebedî bir dine karşı ihanet ise, yeri titretiyor, kızdırıyor.
Mukaddeme-i haşriyenin makamatını istiyorsunuz. Şimdiki vaziyetim hiçbir vecihle müsaade etmediği gibi, haşre dair yazılan hakikatler, burhanlar umuma nispeten ihtiyaca tam kâfi olduğundan, çabuk yazmasına mânen icbar edilmiyorum. Bir parça tehir edildi ve tâcil edilmedi. Hem ben burada kayıtlar altındayım,
اَلصَّبْرُ مِفْتَاحُ الْفَرَجِ وَالسُّرُورِ * 2