On Beşinci Sözün Zeyli: .... 258
Kur'ân'ın kelâmullah ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) Allah'ın Resulü olduğunu muknî delillerle ispat eden, münazara tarzında yazılmış beliğ bir risaledir.
ON ALTINCI SÖZ: .... 271
اِنَّمَۤا اَمْرُهُۤ اِذَۤا اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ * فَسُبْحَانَ الَّذِى بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ * 1
âyetlerinin meâlindeki çok âyâtın ifade ettiği: "ehadiyet-i Zâtiyyesi ile külliyet-i ef'âl; ve vahdet-i Şahsiyesiyle muinsiz umumiyet-i Rububiyet ve ferdâniyetiyle şeriksiz şümûl-u tasarrufat; ve mekândan münezzehiyetiyle her yerde hazır bulunması ve nihayetsiz ulviyetiyle herşeye yakın olması; ve bir tek Zât-ı Ehad olmakla herşeyi bizzat elinde tutmak" olan hakaik-i âliye-i Kur'âniyenin Dört Şua namıyla gayet mühim bir sırrını tefsir ediyor. Ve o hakaikı müstakim akıllara ve selim kalblere teslim ettiriyor.
ON YEDİNCİ SÖZ: .... 283
اِنَّا جَعَلْناَ مَا عَلَى اْلاَرْضِ زِينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً * وَاِنَّا لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَعِيدًا جُرُزًا 2* وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَۤا اِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ * 3
âyetlerinin meâllerinde, lezzet-i hayat içinde elem-i mevt ve sürur ve visâl içinde elem-i zeval hakkındaki âyâtın mühim bir sırrını ve ism-i Kahhar'a karşı
On Beşinci Sözün Zeyli: .... 258
Kur'ân'ın kelâmullah ve Hazret-i Muhammed (a.s.m.) Allah'ın Resulü olduğunu muknî delillerle ispat eden, münazara tarzında yazılmış beliğ bir risaledir.
ON ALTINCI SÖZ: .... 271
اِنَّمَۤا اَمْرُهُۤ اِذَۤا اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ * فَسُبْحَانَ الَّذِى بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ * 1
âyetlerinin meâlindeki çok âyâtın ifade ettiği: "ehadiyet-i Zâtiyyesi ile külliyet-i ef'âl; ve vahdet-i Şahsiyesiyle muinsiz umumiyet-i Rububiyet ve ferdâniyetiyle şeriksiz şümûl-u tasarrufat; ve mekândan münezzehiyetiyle her yerde hazır bulunması ve nihayetsiz ulviyetiyle herşeye yakın olması; ve bir tek Zât-ı Ehad olmakla herşeyi bizzat elinde tutmak" olan hakaik-i âliye-i Kur'âniyenin Dört Şua namıyla gayet mühim bir sırrını tefsir ediyor. Ve o hakaikı müstakim akıllara ve selim kalblere teslim ettiriyor.
ON YEDİNCİ SÖZ: .... 283
اِنَّا جَعَلْناَ مَا عَلَى اْلاَرْضِ زِينَةً لَهَا لِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلاً * وَاِنَّا لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَعِيدًا جُرُزًا 2* وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَۤا اِلاَّ لَعِبٌ وَلَهْوٌ * 3
âyetlerinin meâllerinde, lezzet-i hayat içinde elem-i mevt ve sürur ve visâl içinde elem-i zeval hakkındaki âyâtın mühim bir sırrını ve ism-i Kahhar'a karşı