ve şuhûduna mâni olmadığını ve maddîlerin, mümkünlerin, kesiflerin, kesirlerin, mahdutların hassaları Onun dâmen-i izzetine yanaşamadığını ve tegayyür ve tebeddül ve tahayyüz ve tecezzi gibi emirlerden mücerred, münezzeh, müberra ve mukaddes olduğunu gayet güzel bir surette ispat eder. Bu İkinci Mevkıf'ın hâtimesinde sırr-ı ehadiyete dair Arabiyyü'l-ibâre gayet mühim bir parça tercümesiyle beraber gayet parlak bir surette çok mesâil-i mühimmeyi ifade eder. Hususan insanın muhasebe-i a'mâli için haşir ve neşri yapmak, koca kâinatı tağyir ve tebdil ve tahrip ve tâmir etmek sırrını beyan eder.
Üçüncü Mevkıf: .... 853
وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَۤا اِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ 1* اِنَّ الدَّارَ اْلاٰخِرَةَ لَهِىَ الْحَيَوَانُ * 2
âyetlerinin meâlindeki yüzer âyâtın mühim bir hakikatını gayet mühim bir muvazene ile beyan eder. Ehl-i dalâlet hakkında hayat-ı dünyeviye ne kadar müthiş neticeler getirdiğini ve ehl-i hidayet hakkında ne kadar güzel neticeler ve gayeler verdiğini gösterir. Husûsan, muhabbet hakkındaki semerât-ı dünyeviye ve uhreviye; ehl-i dalâlet için ne kadar elim, ehl-i hidâyet için ne kadar hoş olduğunu gösterir.
Bu Üçüncü Mevkıf hakkında bazı müdakkik kardeşlerimiz demişler ki: "Sair risaleler yıldızlar olsa, bu güneştir." Diğer biri ona mukabil demiş: "Herbir risale, kendi âleminde ve kendine mahsus semâ-i hakikatta birer güneştir. Uzak olanlara yıldız, yakın olanlara şemsdirler."Haşiye
ve şuhûduna mâni olmadığını ve maddîlerin, mümkünlerin, kesiflerin, kesirlerin, mahdutların hassaları Onun dâmen-i izzetine yanaşamadığını ve tegayyür ve tebeddül ve tahayyüz ve tecezzi gibi emirlerden mücerred, münezzeh, müberra ve mukaddes olduğunu gayet güzel bir surette ispat eder. Bu İkinci Mevkıf'ın hâtimesinde sırr-ı ehadiyete dair Arabiyyü'l-ibâre gayet mühim bir parça tercümesiyle beraber gayet parlak bir surette çok mesâil-i mühimmeyi ifade eder. Hususan insanın muhasebe-i a'mâli için haşir ve neşri yapmak, koca kâinatı tağyir ve tebdil ve tahrip ve tâmir etmek sırrını beyan eder.
Üçüncü Mevkıf: .... 853
وَمَا الْحَيٰوةُ الدُّنْيَۤا اِلاَّ مَتَاعُ الْغُرُورِ 1* اِنَّ الدَّارَ اْلاٰخِرَةَ لَهِىَ الْحَيَوَانُ * 2
âyetlerinin meâlindeki yüzer âyâtın mühim bir hakikatını gayet mühim bir muvazene ile beyan eder. Ehl-i dalâlet hakkında hayat-ı dünyeviye ne kadar müthiş neticeler getirdiğini ve ehl-i hidayet hakkında ne kadar güzel neticeler ve gayeler verdiğini gösterir. Husûsan, muhabbet hakkındaki semerât-ı dünyeviye ve uhreviye; ehl-i dalâlet için ne kadar elim, ehl-i hidâyet için ne kadar hoş olduğunu gösterir.
Bu Üçüncü Mevkıf hakkında bazı müdakkik kardeşlerimiz demişler ki: "Sair risaleler yıldızlar olsa, bu güneştir." Diğer biri ona mukabil demiş: "Herbir risale, kendi âleminde ve kendine mahsus semâ-i hakikatta birer güneştir. Uzak olanlara yıldız, yakın olanlara şemsdirler."Haşiye