Sözler

Sözler, Fihrist, 1067. sayfadasınız.

On Üçüncü Pencere: ..... 903
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَإِنْ مِنْ شَىْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 1
âyetlerinin mühim bir hakikatını, mevcudatın muntazam suretleri herbiri bir lisan-ı ubûdiyet; ve mevzun heyetleri herbiri birer lisan-ı şehadet; ve mükemmel hayatları herbiri birer lisan-ı tesbih olduğu cihetle gayet geniş ve kuvvetli ve cami' bir delil olduğunu göstermekle tefsir ediyor.
On Dördüncü Pencere: .... 904
قُلْ مَنْ بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ 2 * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَۤائِنُهُ * 3
 مَا مِنْ دَۤابَّةٍ اِلاَّ هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا
4 * اِنَّ رَبِّى عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ حَفِيظٌ * 5
âyetlerinin hakikatlerinden mühim bir hakikatını, zaaf-ı mutlak içinde bir kuvvet-i mutlakanın; ve acz-i mutlak içinde bir kudret-i mutlakanın; ve fakr-ı mutlak içinde bir gına-i mutlakın; ve cümud-u mutlak içinde bir hayat-ı mutlakanın; ve cehl-i mutlak içinde muhit bir şuurun mevcudatta görünen tezâhürâtını ve âsarını nihayetsiz Alîm, Hayy, Kadir ve Kavi bir Zat-ı Zülcelâl'in vahdaniyetine hüccet göstermekle tefsir ediyor.
On Beşinci Pencere: ... 905
اَلَّذِى اَحْسَنَ كُلَّ شىْءٍ خَلَقَهُ 6 âyetinin bir hakikatını, herşeye mâhiyetinin

On Üçüncü Pencere: ..... 903 تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَإِنْ مِنْ شَىْءٍ إِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 1 âyetlerinin mühim bir hakikatını, mevcudatın muntazam suretleri herbiri bir lisan-ı ubûdiyet; ve mevzun heyetleri herbiri birer lisan-ı şehadet; ve mükemmel hayatları herbiri birer lisan-ı tesbih olduğu cihetle gayet geniş ve kuvvetli ve cami' bir delil olduğunu göstermekle tefsir ediyor. On Dördüncü Pencere: .... 904 قُلْ مَنْ بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَىْءٍ 2 * وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَۤائِنُهُ * 3  مَا مِنْ دَۤابَّةٍ اِلاَّ هُوَ اٰخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا 4 * اِنَّ رَبِّى عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ حَفِيظٌ * 5 âyetlerinin hakikatlerinden mühim bir hakikatını, zaaf-ı mutlak içinde bir kuvvet-i mutlakanın; ve acz-i mutlak içinde bir kudret-i mutlakanın; ve fakr-ı mutlak içinde bir gına-i mutlakın; ve cümud-u mutlak içinde bir hayat-ı mutlakanın; ve cehl-i mutlak içinde muhit bir şuurun mevcudatta görünen tezâhürâtını ve âsarını nihayetsiz Alîm, Hayy, Kadir ve Kavi bir Zat-ı Zülcelâl'in vahdaniyetine hüccet göstermekle tefsir ediyor. On Beşinci Pencere: ... 905 اَلَّذِى اَحْسَنَ كُلَّ شىْءٍ خَلَقَهُ 6 âyetinin bir hakikatını, herşeye mâhiyetinin