vücub-u vücuduna şehâdet ederek, küre-i arz kuvvetinde bir hüccet-i vahdaniyeti göstermekle tefsir ediyor.
On Sekizinci Pencere: ..... 910
اَوَلَمْ يَنْظُرُوا فِى مَلَكُوتِ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ 1âyetinin bir hakikatını mükemmel bir eser mükemmel bir fiile, mükemmel fiil mükemmel bir fâile, mükemmel fâil mükemmel sıfât ve esmaya kat'i delâlet ettiğinden, bütün kâinat mevcûdatıyla herbiri birer hikmetli esere, her eser birer muntazam fiile, muntazam fiil birer fâile ve o fâilin Kadîr ve Alîm gibi esmâsına, yani Halık-ı Zülcelâl'in esmâ ve sıfâtına dalâlet ve şehadet ettikleri suretinde tefsir ediyor.
On Dokuzuncu Pencere: .... 911
يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ 2 âyetinin bir hakikatını, semavat ve güneşler ve yıldızlar kelimâtıyla ve arz, fezası, nebâtat ve hayvanat denilen kelimat-ı tesbihiyesi ile ve herbir ağaç; yaprak, çiçek ve meyvelerin kelimeleriyle ettikleri tesbihat noktasında silsile-i mevcudat gibi kuvvetli bir hüccet-i vahdâniyeti göstermekle tefsir ediyor.
Yirminci Pencere: .... 914
فَسُبْحَانَ الَّذِى بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شىْءٍ 3* وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَۤائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ * وَاَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَۤاءِ مَۤاءً فَاَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَۤا اَنْتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ * 4
vücub-u vücuduna şehâdet ederek, küre-i arz kuvvetinde bir hüccet-i vahdaniyeti göstermekle tefsir ediyor.
On Sekizinci Pencere: ..... 910
اَوَلَمْ يَنْظُرُوا فِى مَلَكُوتِ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ 1âyetinin bir hakikatını mükemmel bir eser mükemmel bir fiile, mükemmel fiil mükemmel bir fâile, mükemmel fâil mükemmel sıfât ve esmaya kat'i delâlet ettiğinden, bütün kâinat mevcûdatıyla herbiri birer hikmetli esere, her eser birer muntazam fiile, muntazam fiil birer fâile ve o fâilin Kadîr ve Alîm gibi esmâsına, yani Halık-ı Zülcelâl'in esmâ ve sıfâtına dalâlet ve şehadet ettikleri suretinde tefsir ediyor.
On Dokuzuncu Pencere: .... 911
يُسَبِّحُ لِلّٰهِ مَا فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ 2 âyetinin bir hakikatını, semavat ve güneşler ve yıldızlar kelimâtıyla ve arz, fezası, nebâtat ve hayvanat denilen kelimat-ı tesbihiyesi ile ve herbir ağaç; yaprak, çiçek ve meyvelerin kelimeleriyle ettikleri tesbihat noktasında silsile-i mevcudat gibi kuvvetli bir hüccet-i vahdâniyeti göstermekle tefsir ediyor.
Yirminci Pencere: .... 914
فَسُبْحَانَ الَّذِى بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شىْءٍ 3* وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَۤائِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ * وَاَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَۤاءِ مَۤاءً فَاَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَۤا اَنْتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ * 4