مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتِى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّتِى فَلَهُ اَجْرُ مِائَةِ شَهِيدٍ * 1
Hadis-i şerifinin sırrını beyan ediyor.
İkinci Nükte: İmam-ı Rabbanî (r.a.), "sünnet-i seniyenin ittibaı; en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli tarikattır" demesine dairdir.
Üçüncü Nükte: Sünnet-i seniyenin ehemmiyeti hakkında İmam-ı Rabbânî'nin hükmünü tasdik ettiğini beyan ediyor.
Dördüncü Nükte:
اَلْمَوْتُ حَقٌّ 2 hakikatının kapısıyla, gayet acip bir âlem-i mâneviye ait bir seyahat-ı rûhiyeyi beyan ediyor.
Beşinci Nükte:
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللهَ فَاتَّبِعُونِى يُحْبِبْكُمُ اللهُ * 3
âyetinin sarahatiyle, muhabbetullah, kat'i bir kıyas-ı mantıki ile, sünnet-i seniyenin ittibaını intaç ettiğine dairdir.
Altıncı Nükte:
كُلُّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلُّ ضَلاَلَةٍ فِى النَّارِ * 4
hadisinin mühim bir sırrını ve 5 اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ âyetinin bir hakikatını tefsir ediyor.
Yedinci Nükte: Sünnet-i seniyenin herbir meselesi altında bir edep bulunduğunu beyan eder. "Allâmü'l-Guyûb'a karşı edep ve hicap nasıl olabilir ve ne demektir?" sualine karşı, güzel bir cevaptır.
Sekizinci Nükte: Sünnet-i seniyenin bir kısmı şefkat-i Ahmediyenin (a.s.m.) tereşşuhatı olduğu gibi, Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın nasıl bir mâden-i şefkat olduğunu gösteriyor.
Dokuzuncu Nükte: Sünnet-i seniyenin herbir nev'ine tamamen bilfiil ittiba etmek, ehass-ı havâssa mahsus olduğu halde; herkes niyeti ile ve kasd ile ve tarafdarane ve iltizamkârane ve takdirkârane talip olmakla, o ittibâ-ı tâmmeden tam hissedar olabilir. Ehl-i tarikatın ezkâr ve evrad ve meşrepleri, esasat-ı sünnete
مَنْ تَمَسَّكَ بِسُنَّتِى عِنْدَ فَسَادِ اُمَّتِى فَلَهُ اَجْرُ مِائَةِ شَهِيدٍ * 1
Hadis-i şerifinin sırrını beyan ediyor.
İkinci Nükte: İmam-ı Rabbanî (r.a.), "sünnet-i seniyenin ittibaı; en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli tarikattır" demesine dairdir.
Üçüncü Nükte: Sünnet-i seniyenin ehemmiyeti hakkında İmam-ı Rabbânî'nin hükmünü tasdik ettiğini beyan ediyor.
Dördüncü Nükte:
اَلْمَوْتُ حَقٌّ 2 hakikatının kapısıyla, gayet acip bir âlem-i mâneviye ait bir seyahat-ı rûhiyeyi beyan ediyor.
Beşinci Nükte:
قُلْ اِنْ كُنْتُمْ تُحِبُّونَ اللهَ فَاتَّبِعُونِى يُحْبِبْكُمُ اللهُ * 3
âyetinin sarahatiyle, muhabbetullah, kat'i bir kıyas-ı mantıki ile, sünnet-i seniyenin ittibaını intaç ettiğine dairdir.
Altıncı Nükte:
كُلُّ بِدْعَةٍ ضَلاَلَةٌ وَكُلُّ ضَلاَلَةٍ فِى النَّارِ * 4
hadisinin mühim bir sırrını ve 5 اَلْيَوْمَ اَكْمَلْتُ لَكُمْ دِينَكُمْ âyetinin bir hakikatını tefsir ediyor.
Yedinci Nükte: Sünnet-i seniyenin herbir meselesi altında bir edep bulunduğunu beyan eder. "Allâmü'l-Guyûb'a karşı edep ve hicap nasıl olabilir ve ne demektir?" sualine karşı, güzel bir cevaptır.
Sekizinci Nükte: Sünnet-i seniyenin bir kısmı şefkat-i Ahmediyenin (a.s.m.) tereşşuhatı olduğu gibi, Zât-ı Ahmediye Aleyhissalâtü Vesselâmın nasıl bir mâden-i şefkat olduğunu gösteriyor.
Dokuzuncu Nükte: Sünnet-i seniyenin herbir nev'ine tamamen bilfiil ittiba etmek, ehass-ı havâssa mahsus olduğu halde; herkes niyeti ile ve kasd ile ve tarafdarane ve iltizamkârane ve takdirkârane talip olmakla, o ittibâ-ı tâmmeden tam hissedar olabilir. Ehl-i tarikatın ezkâr ve evrad ve meşrepleri, esasat-ı sünnete