Lem'alar

Lem'alar, Fihrist, 690. sayfadasınız.

ilh. gibi âyetlerle, Kur'ân-ı Hakîm, tesettürü emrediyor. Sefih ve mimsiz medeniyet ise, Kur'ân'ın bu hükmüne karşı muhalif gittiğini ve tesettürü fıtri görmediğinden, "bir esarettir" deyip dinsizcesine bir sualine karşı Kur'ân-ı Hakîm'in bu hükmü tam yerinde olup, belki esaret olmayıp tesettürün fıtrî olduğunu çok tecrübe ve misallerle izah ve ispat edip onları iskat ve tesettüre kat'î emrediyor.
Birincisi:.... 317
Kadınların fıtratı tesettürü iktiza ediyor. Çünkü, hilkaten zaife ve nazik olduğundan, kendi hayatından ziyade çocuklarını himayeye fıtraten bir meyli bulunduğundan onu himaye edene karşı kendini güzel göstermek ve nefret ettirmemeye ve ithama maruz kalmamak için fıtri bir meyli bulunduğunu, hem kadınların ondan altısı; ya ihtiyar, ya çirkin olmak cihetiyle, çirkinliğini herkese göstermek istemediğini, hem güzellerden kendini göstermekten sıkılmayanlar ancak ondan bir iki olup, diğerleri ise, pis ve şehevani ve sakil insanların nazarlarından istiskal ettiğinden, kendini göstermek istemediğini ve Kur'ân-ı Hakîmin tesettüre emri fıtri olmakla beraber, o nazik ve zaifeyi, bir refika-i ebediye olabilmesi için, tesettürle zahiri ve batınî zilletten ve mânevî bir esaretten kurtarıyor diye gayet güzel bir cevapla gaddar medeniyeti iskât ediyor.
İkinci hikmet:.... 319
Erkek ve kadın arasında şiddetli bir muhabbet, yalnız bu hayat-ı dünyeviyenin ihtiyacından ileri gelmediğini, belki ebedi bir hayatta ciddi bir arkadaş olmak için, o muhabbeti âhir ömre kadar devam ettiği ve etmesi lâzım geldiği cihetle o kadının, ebedi arkadaşı olan kocasının ebedi arkadaşlığından mahrum kalmamak için tesettürü kat'iyyen ve fıtraten iktiza ettiğini; ve sefih, gaddar medeniyetin "gayr-ı fıtri ve esarettir" demelerini iskât etmekle beraber, tesettüre kat'i emrediyor.
Üçüncü hikmet:.... 320
Aile saadeti, kadın ve koca mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimi bir muhabbetle devam ettiğini ve tesettürsüzlük o emniyet ve muhabbeti bozduğunu ve kırdığını ve açık saçık kadının on'dan bir tanesi, kocasından daha iyisini görmediğinden, kendini başkalara göstermek istemediğinden ve yirmi adamdan ancak bir tanesi karısından daha güzelini görmediğinden açık saçıklık ve hayvani nazarlar o emniyet ve muhabbeti kırdığını; hatta o hayvani, süfli ve pis görünmek, akrabalık misilli olanda dahi o emniyeti kırdığını ve o çıplak bacakla görünüş akraba misilli olanda dahi o emniyeti kırdığını ve o çıplak bacakla görünmesi, akrabanın mahremiyeti dahi gayr-ı mahrem olduğunu gayet kat'i bir surette ispat eder.
Dördüncü hikmet:.... 320
Kesret-i nesil her cihetle matlûb olup, her millet ve hükûmet buna taraftar olduğu, hatta Resul-i Ekrem Aleyhissalât Vesselâm

ilh. gibi âyetlerle, Kur'ân-ı Hakîm, tesettürü emrediyor. Sefih ve mimsiz medeniyet ise, Kur'ân'ın bu hükmüne karşı muhalif gittiğini ve tesettürü fıtri görmediğinden, "bir esarettir" deyip dinsizcesine bir sualine karşı Kur'ân-ı Hakîm'in bu hükmü tam yerinde olup, belki esaret olmayıp tesettürün fıtrî olduğunu çok tecrübe ve misallerle izah ve ispat edip onları iskat ve tesettüre kat'î emrediyor. Birincisi:.... 317 Kadınların fıtratı tesettürü iktiza ediyor. Çünkü, hilkaten zaife ve nazik olduğundan, kendi hayatından ziyade çocuklarını himayeye fıtraten bir meyli bulunduğundan onu himaye edene karşı kendini güzel göstermek ve nefret ettirmemeye ve ithama maruz kalmamak için fıtri bir meyli bulunduğunu, hem kadınların ondan altısı; ya ihtiyar, ya çirkin olmak cihetiyle, çirkinliğini herkese göstermek istemediğini, hem güzellerden kendini göstermekten sıkılmayanlar ancak ondan bir iki olup, diğerleri ise, pis ve şehevani ve sakil insanların nazarlarından istiskal ettiğinden, kendini göstermek istemediğini ve Kur'ân-ı Hakîmin tesettüre emri fıtri olmakla beraber, o nazik ve zaifeyi, bir refika-i ebediye olabilmesi için, tesettürle zahiri ve batınî zilletten ve mânevî bir esaretten kurtarıyor diye gayet güzel bir cevapla gaddar medeniyeti iskât ediyor. İkinci hikmet:.... 319 Erkek ve kadın arasında şiddetli bir muhabbet, yalnız bu hayat-ı dünyeviyenin ihtiyacından ileri gelmediğini, belki ebedi bir hayatta ciddi bir arkadaş olmak için, o muhabbeti âhir ömre kadar devam ettiği ve etmesi lâzım geldiği cihetle o kadının, ebedi arkadaşı olan kocasının ebedi arkadaşlığından mahrum kalmamak için tesettürü kat'iyyen ve fıtraten iktiza ettiğini; ve sefih, gaddar medeniyetin "gayr-ı fıtri ve esarettir" demelerini iskât etmekle beraber, tesettüre kat'i emrediyor. Üçüncü hikmet:.... 320 Aile saadeti, kadın ve koca mabeyninde bir emniyet-i mütekabile ve samimi bir muhabbetle devam ettiğini ve tesettürsüzlük o emniyet ve muhabbeti bozduğunu ve kırdığını ve açık saçık kadının on'dan bir tanesi, kocasından daha iyisini görmediğinden, kendini başkalara göstermek istemediğinden ve yirmi adamdan ancak bir tanesi karısından daha güzelini görmediğinden açık saçıklık ve hayvani nazarlar o emniyet ve muhabbeti kırdığını; hatta o hayvani, süfli ve pis görünmek, akrabalık misilli olanda dahi o emniyeti kırdığını ve o çıplak bacakla görünüş akraba misilli olanda dahi o emniyeti kırdığını ve o çıplak bacakla görünmesi, akrabanın mahremiyeti dahi gayr-ı mahrem olduğunu gayet kat'i bir surette ispat eder. Dördüncü hikmet:.... 320 Kesret-i nesil her cihetle matlûb olup, her millet ve hükûmet buna taraftar olduğu, hatta Resul-i Ekrem Aleyhissalât Vesselâm