تَنَاكَحُوا تَكَاثَرُوا فَاِنِّى اُبَاهِى بِكُمُ اْلاُمَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ * 1
yani: "İzdivac ediniz. Ben, sizin çokluğunuzla iftihar ederim" buyurmasını, tesettürsüzlük izdivacı çoğaltmayıp, pek azalttığını, çünkü, serseri asri bir genç dahi refikasını gayet namuslu olmasını istediğini ve kadın ise, erkeğin çoluk ve çocuk ve malına ve herşeyine dahilî muhafız olduğundan, kadında sadakat ve emniyet lâzım olduğunu, tesettürsüzlük ve açık saçıklık ve hayâsızlık ise, o sadakatı ve emniyeti kırdığından, erkeğe vicdan azabı çektirdiğini ve kadınlarda şecaat ve sehavet o sadakat ve emniyeti ihlal ettiğini ve memleketimizin Avrupaya kıyas edilemeyeceğini, eğer kıyas edilse, neslin zâfına ve kuvvetin sukutuna sebep olacağını ve şehirliler köylülere kıyas edilemeyeceğini, çünkü köylüler maişet meşgalesiyle uğraştığın dan, san'at ile iştigal eden şehirliler onlara kıyas edilemeyeceğini ve daha çok hikmetlerini gayet kat'i ispat eder.
Rüşdü
• • •
Ehl-i iman âhiret hemşirelerim olan kadınlar taifesi ile bir muhaveredir.
Risale-i Nur'un mühim bir esası şefkat olması ve kadınlar tâifesinin şefkat kahramanları bulunmaları cihetiyle fıtraten Risale-i Nur'la alâkaları bulunduğunu, fakat bazı fena cereyanlarla o kıymetli seciyenin sû-i istimâl edildiğini ve kadınların saâdet-i uhreviyesi gibi saâdet-i dünyeviyelerinin de çâre-i yegânesi, dâire-i İslâmiyedeki terbiye-i dîniye olduğunu izah eden kıymetli bir mektuptur.
YİRMİ BEŞİNCİ LEM'A:.... 330
"Yirmi Beş Devâ"yı hâvidir. Bu risale,
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَلَّذِينَ اِذَۤا اَصَابَتْهُمْ مُصِيبَةٌ قَالُۤوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّۤا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ * 2
gibi âyetler, ehl-i imanın musibetleri musibet olmadığını, belki bir ihtar-ı Sübhani ve iltifat-ı Rahmanî olduğunu gösterir. Gayet mukni bir tefsir ve o ehl-i imanın on kısmından bir kısmını teşkil eden musibetzedelere karşı mânevî bir tiryak ve gayet nâfi bir eczahane gibi olduğunu, hattâ herbir devâ, ayrı ayrı binler çeşit ilâçlar gibi hâsiyetlerini gösteren bir eczahane hükmünde ve Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyanın eczahane-i kübrası olan
وَالَّذِى هُوَ يُطْعِمُنِىِ وَيَسْقِينِ * وَاِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ * 3
تَنَاكَحُوا تَكَاثَرُوا فَاِنِّى اُبَاهِى بِكُمُ اْلاُمَمَ يَوْمَ الْقِيَامَةِ * 1
yani: "İzdivac ediniz. Ben, sizin çokluğunuzla iftihar ederim" buyurmasını, tesettürsüzlük izdivacı çoğaltmayıp, pek azalttığını, çünkü, serseri asri bir genç dahi refikasını gayet namuslu olmasını istediğini ve kadın ise, erkeğin çoluk ve çocuk ve malına ve herşeyine dahilî muhafız olduğundan, kadında sadakat ve emniyet lâzım olduğunu, tesettürsüzlük ve açık saçıklık ve hayâsızlık ise, o sadakatı ve emniyeti kırdığından, erkeğe vicdan azabı çektirdiğini ve kadınlarda şecaat ve sehavet o sadakat ve emniyeti ihlal ettiğini ve memleketimizin Avrupaya kıyas edilemeyeceğini, eğer kıyas edilse, neslin zâfına ve kuvvetin sukutuna sebep olacağını ve şehirliler köylülere kıyas edilemeyeceğini, çünkü köylüler maişet meşgalesiyle uğraştığın dan, san'at ile iştigal eden şehirliler onlara kıyas edilemeyeceğini ve daha çok hikmetlerini gayet kat'i ispat eder.
Rüşdü
• • •
Ehl-i iman âhiret hemşirelerim olan kadınlar taifesi ile bir muhaveredir.
Risale-i Nur'un mühim bir esası şefkat olması ve kadınlar tâifesinin şefkat kahramanları bulunmaları cihetiyle fıtraten Risale-i Nur'la alâkaları bulunduğunu, fakat bazı fena cereyanlarla o kıymetli seciyenin sû-i istimâl edildiğini ve kadınların saâdet-i uhreviyesi gibi saâdet-i dünyeviyelerinin de çâre-i yegânesi, dâire-i İslâmiyedeki terbiye-i dîniye olduğunu izah eden kıymetli bir mektuptur.
YİRMİ BEŞİNCİ LEM'A:.... 330
"Yirmi Beş Devâ"yı hâvidir. Bu risale,
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
اَلَّذِينَ اِذَۤا اَصَابَتْهُمْ مُصِيبَةٌ قَالُۤوا اِنَّا لِلّٰهِ وَاِنَّۤا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ * 2
gibi âyetler, ehl-i imanın musibetleri musibet olmadığını, belki bir ihtar-ı Sübhani ve iltifat-ı Rahmanî olduğunu gösterir. Gayet mukni bir tefsir ve o ehl-i imanın on kısmından bir kısmını teşkil eden musibetzedelere karşı mânevî bir tiryak ve gayet nâfi bir eczahane gibi olduğunu, hattâ herbir devâ, ayrı ayrı binler çeşit ilâçlar gibi hâsiyetlerini gösteren bir eczahane hükmünde ve Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyanın eczahane-i kübrası olan
وَالَّذِى هُوَ يُطْعِمُنِىِ وَيَسْقِينِ * وَاِذَا مَرِضْتُ فَهُوَ يَشْفِينِ * 3