قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَۤاؤُكُمْ 1 sırrını anlattığından, şikâyet değil, şükretmek lâzım olduğunu gösterir.
On Üçüncü Devâ:.... 339
Hastalıktan şikâyet edilmeyeceğini; ve hastalık bazılarına bir define olduğunu; ve ecel muayyen olmadığından, her vakit havf ve reca ortasında bulunmak lâzım olduğunu; ve ölüm insanı gaflet içinde yakalamak ihtimali bulunduğundan, hastalık onun âhiretini düşündürmek cihetiyle gayet güzel bir nâsih olduğunu gösterir mühim bir devâdır.
On Dördüncü Devâ:.... 340
Hem, ehl-i imanın göz hastalığı perdesi altında-yani kör olmasında-pek mühim bir nur ve mânevî büyük bir göz olup, birkaç sene dünyanın hazinane fâni bir güzelliğini fâni bir sûrette seyredecek fâni bir göze bedel, kırk göz kuvvetinde ebedi gözler ile ebedi bir surette Cennette Cennet levhalarını seyretmesi daha evlâ olacağını beyan eder.Haşiye
On Beşinci Devâ:.... 341
Hastalığın sûretine bakıp "ah!" eylemek câiz olmadığını, belki mânâsına bakılsa "oh!" diye mânevî lezzetler akıtacağını; çünkü "Mânevî sevap lezzeti olmasaydı, Cenâb-ı Hak en sevdiği kullarına hastalığı vermezdi" diye hadis-i şerifte اَشَدُّ النَّاسِ بَلاَءً اَلْاَنْبِيَۤاءُ ثُمَّ اْلاَوْلِيَۤاءُ، ثُمَّ اْلاَمْثَلُ فَاْلاَمْثَلُ 2—ev kema kàl—hadis-i şerifinin sırrını ve bazı hastalıklar şehid makamını kazandıracağını bâhusus kadınların lohusa zamanında kırk gün zarfında vefat ederlerse şehid olacaklarını en güzel bir sûrette haber verir.
On Altıncı Devâ:.... 342
Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede en mühim olan hürmet ve merhameti telkin ettiğini, çünkü, sıhhat ve afiyet, nefs-i emmareye, her cihetçe istiğna gösterdiğinden; hastalık, o istiğna yerine hürmet ve merhameti hissettirdiğinden, rikkat-i cinsiyesine karşı bir şefkat celbetmeye vesile olacağını gösteren gayet güzel ve en şirin ve lezzetli bir devâdır.
On Yedinci Devâ:.... 343
İnsan, hastalık vasıtasıyla, hayrat yapamadığından müteessir olmak caiz olmadığını, çünkü, en mühim hayrat hastalıkta dahi bulunduğunu, hattâ hastalara
قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَۤاؤُكُمْ 1 sırrını anlattığından, şikâyet değil, şükretmek lâzım olduğunu gösterir.
On Üçüncü Devâ:.... 339
Hastalıktan şikâyet edilmeyeceğini; ve hastalık bazılarına bir define olduğunu; ve ecel muayyen olmadığından, her vakit havf ve reca ortasında bulunmak lâzım olduğunu; ve ölüm insanı gaflet içinde yakalamak ihtimali bulunduğundan, hastalık onun âhiretini düşündürmek cihetiyle gayet güzel bir nâsih olduğunu gösterir mühim bir devâdır.
On Dördüncü Devâ:.... 340
Hem, ehl-i imanın göz hastalığı perdesi altında-yani kör olmasında-pek mühim bir nur ve mânevî büyük bir göz olup, birkaç sene dünyanın hazinane fâni bir güzelliğini fâni bir sûrette seyredecek fâni bir göze bedel, kırk göz kuvvetinde ebedi gözler ile ebedi bir surette Cennette Cennet levhalarını seyretmesi daha evlâ olacağını beyan eder.Haşiye
On Beşinci Devâ:.... 341
Hastalığın sûretine bakıp "ah!" eylemek câiz olmadığını, belki mânâsına bakılsa "oh!" diye mânevî lezzetler akıtacağını; çünkü "Mânevî sevap lezzeti olmasaydı, Cenâb-ı Hak en sevdiği kullarına hastalığı vermezdi" diye hadis-i şerifte اَشَدُّ النَّاسِ بَلاَءً اَلْاَنْبِيَۤاءُ ثُمَّ اْلاَوْلِيَۤاءُ، ثُمَّ اْلاَمْثَلُ فَاْلاَمْثَلُ 2—ev kema kàl—hadis-i şerifinin sırrını ve bazı hastalıklar şehid makamını kazandıracağını bâhusus kadınların lohusa zamanında kırk gün zarfında vefat ederlerse şehid olacaklarını en güzel bir sûrette haber verir.
On Altıncı Devâ:.... 342
Hastalık, hayat-ı içtimaiye-i insaniyede en mühim olan hürmet ve merhameti telkin ettiğini, çünkü, sıhhat ve afiyet, nefs-i emmareye, her cihetçe istiğna gösterdiğinden; hastalık, o istiğna yerine hürmet ve merhameti hissettirdiğinden, rikkat-i cinsiyesine karşı bir şefkat celbetmeye vesile olacağını gösteren gayet güzel ve en şirin ve lezzetli bir devâdır.
On Yedinci Devâ:.... 343
İnsan, hastalık vasıtasıyla, hayrat yapamadığından müteessir olmak caiz olmadığını, çünkü, en mühim hayrat hastalıkta dahi bulunduğunu, hattâ hastalara