Lem'alar

Lem'alar, Fihrist, 704. sayfadasınız.

يَۤا اَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُ اِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللهِ لَنْ يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُ وَاِنْ يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْئًا لاَ يَسْتَنْقِذُوهُ مِنْهُ ضَعُفَ الطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ * 1
âyet-i kerimesiyle Cenâb-ı Hak ve Hakim-i Mutlak eğer mahlûkatının yüzlerini insanın menfaatına yarayışlı bir tarzda halk buyurduğu gibi, sineğin hilkatinde dahi o menfaatten mühimmini derc ettiğini beyan ile sineğe husumet değil, bilakis muhabbet edilmesi lâzım geldiğini, her sene hilkatiyle nisyan ve gaflete düşen insanlara haşr-i ekberi, sağ ve sağlam insandan ziyade, hasta ve mikroplu insanlarla meşguliyetleriyle tabipliğiniHaşiye ve yalnızlıkta ünsiyeti ve tembellikte teharet ve nezafetiyle muallimliğini ders veren sineğin insana ne kadar menfaattar olduğunu göstermekle mücerreb, insana sineği sevdiren, herkese lüzumlu bir nüktedir.
Dördüncü Nükte:
وَاَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ * 2
âyetinin اَنْزَلْنَا 3 kelimesine gelen bir itiraza gayet müskit bir cevap ve gayet lüzumlu bir ilim ve Kur'ân'ın hikmetli dersini gösteren kıymetli bir nüktedir.
Beşinci Nükte:
يَخْرُجُ الْخَبْءَ فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرَضِ 4 âyet-i kerimesindeki evsaf-ı İlâhiyeyi, san'atının mikyasçığıyla tarif eden Hüdhüd-ü Süleymani hakkındadır.
Altıncı Nükte:
قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاتِ رَبِّى لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّى وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا * 5

يَۤا اَيُّهَا النَّاسُ ضُرِبَ مَثَلٌ فَاسْتَمِعُوا لَهُ اِنَّ الَّذِينَ تَدْعُونَ مِنْ دُونِ اللهِ لَنْ يَخْلُقُوا ذُبَابًا وَلَوِ اجْتَمَعُوا لَهُ وَاِنْ يَسْلُبْهُمُ الذُّبَابُ شَيْئًا لاَ يَسْتَنْقِذُوهُ مِنْهُ ضَعُفَ الطَّالِبُ وَالْمَطْلُوبُ * 1 âyet-i kerimesiyle Cenâb-ı Hak ve Hakim-i Mutlak eğer mahlûkatının yüzlerini insanın menfaatına yarayışlı bir tarzda halk buyurduğu gibi, sineğin hilkatinde dahi o menfaatten mühimmini derc ettiğini beyan ile sineğe husumet değil, bilakis muhabbet edilmesi lâzım geldiğini, her sene hilkatiyle nisyan ve gaflete düşen insanlara haşr-i ekberi, sağ ve sağlam insandan ziyade, hasta ve mikroplu insanlarla meşguliyetleriyle tabipliğiniHaşiye ve yalnızlıkta ünsiyeti ve tembellikte teharet ve nezafetiyle muallimliğini ders veren sineğin insana ne kadar menfaattar olduğunu göstermekle mücerreb, insana sineği sevdiren, herkese lüzumlu bir nüktedir. Dördüncü Nükte: وَاَنْزَلْنَا الْحَدِيدَ فِيهِ بَأْسٌ شَدِيدٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ * 2 âyetinin اَنْزَلْنَا 3 kelimesine gelen bir itiraza gayet müskit bir cevap ve gayet lüzumlu bir ilim ve Kur'ân'ın hikmetli dersini gösteren kıymetli bir nüktedir. Beşinci Nükte: يَخْرُجُ الْخَبْءَ فِى السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرَضِ 4 âyet-i kerimesindeki evsaf-ı İlâhiyeyi, san'atının mikyasçığıyla tarif eden Hüdhüd-ü Süleymani hakkındadır. Altıncı Nükte: قُلْ لَوْ كَانَ الْبَحْرُ مِدَادًا لِكَلِمَاتِ رَبِّى لَنَفِدَ الْبَحْرُ قَبْلَ أَنْ تَنْفَدَ كَلِمَاتُ رَبِّى وَلَوْ جِئْنَا بِمِثْلِهِ مَدَدًا * 5