ve mukavemetli verilen ders-i ihlasta nisyan edip ayrı ayrı hatalarda bulunmalarından اَخَذْنَاهُمْ 'ün cifri tarihiyle gösterdiği bin üç yüz elli ikide tutturulmaları velillahilhamd umumun elemine iştirak edip maddi ve mânevî müdafaa ve yardım eden Risale-i Nur'un kudsi şahs-ı mânevîsiyle ve sarsılmaz dehası ile bu kaza-yı İlâhîden harika bir surette kurtulmalarına işaret eder.
On Sekizinci Nükte: Her başa gelen şeyin iki yüzü olup biri kader-i İlâhiye, diğeri insanın kisbine zahir baktığını ve insanın kisbi bir perde olup kader-i İlâhi, hikmet ve adalet ile, mazi ve müstakbel vukuatıyla perde arkasında hükmettiğinden herşeyde dahi, kader-i İlâhiye rıza lâzım olduğunu tavsiye eden hikmetnüma bir nüktedir.
On Dokuzuncu Nükte: "Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir Cehennem nasıl adalet olur?" sualine kanun-u beşerin muvazenesiyle adalet-i İlahiye ispat edilip kâfiri esfel-i safiline atan ve "hâlidîne"de hapseden bir tahkiktir. Biaynilhakikat tam bir muvazene-i adalet ve müskit bir cevaptır.
Yirminci Nükte:
اِنَّمَۤا اَمْرُهُۤ اِذَۤا اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ * 1
âyet-i kerimesindeki yalnız emr ile icadının ve sûrelerin başlarındaki mukattaat hurufların hasiyetlerine ve fezaillerine ve te'sirat-ı maddiyelerine dair vürud eden hadislerin fehme takribi için dört unsurdan hava unsurunun insanda emir ve irade ile mübaşeretsiz, fiil ve icad cihetiyle insanın ağzından çıkan bir tek kelime zamansız ve mekânsız bir fırka asker kadar sümbül verip o fırkayı hareket ettirdiği gibi aynı havanın herbir zerresi emr-i
كُنْ فَيَكُونُ 'e karşı muntazam bir ordunun neferleri gibi kâinatta cereyan eden kudret-i İlâhiyye ve hikmet-i Sübhaniye ile o emir aynı kudret gibi cilveler olduğunu müşahede ile tarif ve ispat edip asrın akılsız, yularsız, gemsiz mahluklarını gemleyip kendi fenleriyle kendilerini iskat eden ve insaf ve imana dâvet eden kıymettar bir nüktedir.
Yirmi Birinci Nükte: Risale-i Nur müellifinin ve şakirtlerinin başına gelen musibet bir dest-i inâyetle tanzim edildiğini (beş mânidar tevafukat-ı latife ile) ispat eder, gösterir.
Yirmi İkinci Nükte: İki mühim ve herkese lüzumlu ve fıtratı bozulmamış her bir kalb-i selim ve vicdan sahibi, daima kendi âyine-i hayatında hissedip görebileceği nüktedir.
Birincisi: Ahlâka dair olup insanı Tehalleku bi ahlâkillâh2 mealindeki hadis-i şerife mazhar eder.
ve mukavemetli verilen ders-i ihlasta nisyan edip ayrı ayrı hatalarda bulunmalarından اَخَذْنَاهُمْ 'ün cifri tarihiyle gösterdiği bin üç yüz elli ikide tutturulmaları velillahilhamd umumun elemine iştirak edip maddi ve mânevî müdafaa ve yardım eden Risale-i Nur'un kudsi şahs-ı mânevîsiyle ve sarsılmaz dehası ile bu kaza-yı İlâhîden harika bir surette kurtulmalarına işaret eder.
On Sekizinci Nükte: Her başa gelen şeyin iki yüzü olup biri kader-i İlâhiye, diğeri insanın kisbine zahir baktığını ve insanın kisbi bir perde olup kader-i İlâhi, hikmet ve adalet ile, mazi ve müstakbel vukuatıyla perde arkasında hükmettiğinden herşeyde dahi, kader-i İlâhiye rıza lâzım olduğunu tavsiye eden hikmetnüma bir nüktedir.
On Dokuzuncu Nükte: "Kısa bir zamandaki küfre mukabil, hadsiz bir Cehennem nasıl adalet olur?" sualine kanun-u beşerin muvazenesiyle adalet-i İlahiye ispat edilip kâfiri esfel-i safiline atan ve "hâlidîne"de hapseden bir tahkiktir. Biaynilhakikat tam bir muvazene-i adalet ve müskit bir cevaptır.
Yirminci Nükte:
اِنَّمَۤا اَمْرُهُۤ اِذَۤا اَرَادَ شَيْئًا اَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ * 1
âyet-i kerimesindeki yalnız emr ile icadının ve sûrelerin başlarındaki mukattaat hurufların hasiyetlerine ve fezaillerine ve te'sirat-ı maddiyelerine dair vürud eden hadislerin fehme takribi için dört unsurdan hava unsurunun insanda emir ve irade ile mübaşeretsiz, fiil ve icad cihetiyle insanın ağzından çıkan bir tek kelime zamansız ve mekânsız bir fırka asker kadar sümbül verip o fırkayı hareket ettirdiği gibi aynı havanın herbir zerresi emr-i
كُنْ فَيَكُونُ 'e karşı muntazam bir ordunun neferleri gibi kâinatta cereyan eden kudret-i İlâhiyye ve hikmet-i Sübhaniye ile o emir aynı kudret gibi cilveler olduğunu müşahede ile tarif ve ispat edip asrın akılsız, yularsız, gemsiz mahluklarını gemleyip kendi fenleriyle kendilerini iskat eden ve insaf ve imana dâvet eden kıymettar bir nüktedir.
Yirmi Birinci Nükte: Risale-i Nur müellifinin ve şakirtlerinin başına gelen musibet bir dest-i inâyetle tanzim edildiğini (beş mânidar tevafukat-ı latife ile) ispat eder, gösterir.
Yirmi İkinci Nükte: İki mühim ve herkese lüzumlu ve fıtratı bozulmamış her bir kalb-i selim ve vicdan sahibi, daima kendi âyine-i hayatında hissedip görebileceği nüktedir.
Birincisi: Ahlâka dair olup insanı Tehalleku bi ahlâkillâh2 mealindeki hadis-i şerife mazhar eder.