Lem'alar

Lem'alar, Fihrist, 723. sayfadasınız.

فَانْظُرْ اِلٰۤى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ * 1
âyet-i azîmenin ve
اَللهُ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ لاَ تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ * 2
âyet-i aziminin bir nüktesi ve "Hay" İsm-i Âzamının bir cilvesi olup, muhtasaran "Beş Remiz" içinde gösterilmiştir.
Birinci Remiz: İsm-i Hay ve ism-i Muhyî'nin cilve-i âzamından olan "Hayat nedir? Mahiyeti ve vazifesi nedir?" sualine karşı fihristevâri, yirmi dokuz mertebede, iki sayfa içerisinde, öyle güzel bir sûrette cevap verilerek tarif edilmiştir ki, bu nasıl acip bir izah, bu nasıl fesahetli bir tarz-ı beyan, bu nasıl garip bir tâbirattır ki, misli görülmemiş. İnsan, bu hakikatların güzelliklerine meftun oluyor; hayretinden parmaklarını ısırıyor; daha fevkinde tarif tasavvur edilemiyor; takdir ve tahsinler içinde tefekküre dalıyor.
İkinci Remiz: Hayatın yirmi dokuz hassasından yirmi üçüncü hassasında, hayatın iki yüzünün de şeffaf ve parlak olduğunun ve ondaki tasarrufat-ı kudret-i rabbaniyeye esbab-ı zâhiriye perde edilmemesinin sırrını izah ediyor.
Üçüncü Remiz: Kâinatın neticesi hayat olduğu gibi, hayatın neticesi olan şükür ve ibadet de, kâinatın sebeb-i hilkatı ve maksud neticesi olduğundan, kâinatın Sâni-i Hayy-ı Kayyûmu, hadsiz nimetleriyle kendini zihayatlara bildirip sevdirmesine mukabil, zihayatlardan teşekkür istemesi ve sevmesine mukabil sevmelerini ve kıymettar san'atlarına karşı medh ü sena etmelerini istediğini ve herbir zîhayatın hayatı doğrudan doğruya, vasıtasız olarak Zât-ı Hayy-ı Kayyûm'un dest-i kudretinde olduğunu bildiriyor.
Dördüncü Remiz: Hayat, imanın altı erkânı olan
اٰمَنْتُ بِاللهِ وَمَلٰۤئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ اْلاَخِرِ وَبِالْقَدَرِ
rükünlerine bakıp ispat ettiğini o kadar lâtif bir tarzda ders veriyor, izah ediyor ki; o belâğat-ı ifade, insanı hayran ediyor.
Beşinci Remiz: Birinci Remzin on altıncı hassasında zikredilen; hayat birşeye girdiği vakit, o cesedi bir âlem hükmüne getirdiğini; cüz ise, küll gibi; cüz'i ise, külli gibi bir câmiiyet verdiğini çok güzelliklerle gayet şirin bir tarzda izah ediyor. Hem hâtimesinde; İsm-i Âzam bazı evliya için ayrı ayrı olduğunu beyan ediyor.

فَانْظُرْ اِلٰۤى اٰثَارِ رَحْمَتِ اللهِ كَيْفَ يُحْيِى اْلاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا اِنَّ ذٰلِكَ لَمُحْيِى الْمَوْتٰى وَهُوَ عَلٰى كُلِّ شَىْءٍ قَدِيرٌ * 1 âyet-i azîmenin ve اَللهُ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ الْحَىُّ الْقَيُّومُ لاَ تَاْخُذُهُ سِنَةٌ وَلاَ نَوْمٌ * 2 âyet-i aziminin bir nüktesi ve "Hay" İsm-i Âzamının bir cilvesi olup, muhtasaran "Beş Remiz" içinde gösterilmiştir. Birinci Remiz: İsm-i Hay ve ism-i Muhyî'nin cilve-i âzamından olan "Hayat nedir? Mahiyeti ve vazifesi nedir?" sualine karşı fihristevâri, yirmi dokuz mertebede, iki sayfa içerisinde, öyle güzel bir sûrette cevap verilerek tarif edilmiştir ki, bu nasıl acip bir izah, bu nasıl fesahetli bir tarz-ı beyan, bu nasıl garip bir tâbirattır ki, misli görülmemiş. İnsan, bu hakikatların güzelliklerine meftun oluyor; hayretinden parmaklarını ısırıyor; daha fevkinde tarif tasavvur edilemiyor; takdir ve tahsinler içinde tefekküre dalıyor. İkinci Remiz: Hayatın yirmi dokuz hassasından yirmi üçüncü hassasında, hayatın iki yüzünün de şeffaf ve parlak olduğunun ve ondaki tasarrufat-ı kudret-i rabbaniyeye esbab-ı zâhiriye perde edilmemesinin sırrını izah ediyor. Üçüncü Remiz: Kâinatın neticesi hayat olduğu gibi, hayatın neticesi olan şükür ve ibadet de, kâinatın sebeb-i hilkatı ve maksud neticesi olduğundan, kâinatın Sâni-i Hayy-ı Kayyûmu, hadsiz nimetleriyle kendini zihayatlara bildirip sevdirmesine mukabil, zihayatlardan teşekkür istemesi ve sevmesine mukabil sevmelerini ve kıymettar san'atlarına karşı medh ü sena etmelerini istediğini ve herbir zîhayatın hayatı doğrudan doğruya, vasıtasız olarak Zât-ı Hayy-ı Kayyûm'un dest-i kudretinde olduğunu bildiriyor. Dördüncü Remiz: Hayat, imanın altı erkânı olan اٰمَنْتُ بِاللهِ وَمَلٰۤئِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ وَالْيَوْمِ اْلاَخِرِ وَبِالْقَدَرِ rükünlerine bakıp ispat ettiğini o kadar lâtif bir tarzda ders veriyor, izah ediyor ki; o belâğat-ı ifade, insanı hayran ediyor. Beşinci Remiz: Birinci Remzin on altıncı hassasında zikredilen; hayat birşeye girdiği vakit, o cesedi bir âlem hükmüne getirdiğini; cüz ise, küll gibi; cüz'i ise, külli gibi bir câmiiyet verdiğini çok güzelliklerle gayet şirin bir tarzda izah ediyor. Hem hâtimesinde; İsm-i Âzam bazı evliya için ayrı ayrı olduğunu beyan ediyor.