Lem'alar

Lem'alar, Fihrist, 731. sayfadasınız.

Yirmi Sekizinci Lem'anın 
Fihristesinden Bir Parça
Birinci Nükte: Hazret-i İmam-ı Ali radiyallahu anhu, Kaside-i Ercûzesinde اَحْرُفُ عُجْمٍ سُطِّرَتْ تَسْطِيرًا deyip, bu zamanda tamim edilen ecnebi harflerine bakıp, bu cümledeki harflerin cifri ve ebcedi rakamlarının bu zamana parmak basmalarıyla vaki cereyan-ı küfriyâneye işaret ettiği gibi, hem Ercûzesinde, hem Ercûzeyi te'yid ve takviye eden Kaside-i Celcelûtiyesinde sarahate yakın
تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً * تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ
fıkrasıyla, o cereyanın karşısında vücudu ziyasıyla anlaşılan ve zulmetin pek şiddetli ve sisli, yakıcı dehşetine karşı sönmeyen ve gittikçe zulmeti yararak dünyayı ziyalandırmaya çalışan Risale-i Nur'a ve müellifine hususi iltifatını
اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُورًا وَبَهْجَةً * مَدَى الدَّهْرِ وَاْلاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ
deyip, âhirzamana kadar Risale-i Nur'un bedi' bir surette ışık vermesini ve yanmasını dua ve niyaz eden ve Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyanın en mühim bir şâkirdi ve ulûmunun birinci nâşiri olan Hazret-i İmam-ı Ali radiyallahu anhu, bidâyet-i İslâmda, Kur'ân'ın aleyhine açılan çok kapılara karşı mübarek İsm-i Azamı şefi' tutup kahramanane ve merdane hakâik-i şeriatı ve esas-ı İslâmiyeti muhafazaya çalıştığı gibi, âhirzamanda bütün bütün Kur'ân'a muhalefet eden zındıka cereyanına karşı,aynı İsm-i Âzamı şefi' ve melce ve tahassüngâh ittihaz edip cerhedilmez Kur'ân'ın i'câzından gelen ve hâtem-i mu'cizeyi gösteren Risale-i Nur'un sönmez nuruyla ve susmaz lisanıyla şecaatkârane mukabele ve mukavemet edip, yerin yüzünü yakıp çok çiçekleri kurutan zındıka nârını, İsm-i Âzamın; kibriyalı, azametli nuruyla ve ism-i Rahman ve Rahim'in şefkatli ve re'fetli tecellisinden nebeân eden âb-ı hayat ile söndüren ve yanan yerlerde kuruyan nehir ve bağ çiçeklerine mukabil, dağlarda ve kırlarda sema yağmuru ve rahmetiyle hararete mütehammil ve şiddet-i burudete dayanıklı çiçekleri yetiştiren Risale-i Nur'u görmesi ve şefkatkârane ve tesellidarane ve kerametkârane bakması, Hazret-i İmam-ı Ali radiyallahu anhın makam-ı velâyetinin iktiza ettiğini hakkalyakîn gösterir.
Hem Kaside-i Celcelûtiye'nin bir kerameti olan
فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِي جَلَّ قَدْرُهُ dan başlayan üç dört satırda kuvvetli emâre ve delilden,

Yirmi Sekizinci Lem'anın 
Fihristesinden Bir Parça Birinci Nükte: Hazret-i İmam-ı Ali radiyallahu anhu, Kaside-i Ercûzesinde اَحْرُفُ عُجْمٍ سُطِّرَتْ تَسْطِيرًا deyip, bu zamanda tamim edilen ecnebi harflerine bakıp, bu cümledeki harflerin cifri ve ebcedi rakamlarının bu zamana parmak basmalarıyla vaki cereyan-ı küfriyâneye işaret ettiği gibi, hem Ercûzesinde, hem Ercûzeyi te'yid ve takviye eden Kaside-i Celcelûtiyesinde sarahate yakın تُقَادُ سِرَاجُ النُّورِ سِرًّا بَيَانَةً * تُقَادُ سِرَاجُ السُّرْجِ سِرًّا تَنَوَّرَتْ fıkrasıyla, o cereyanın karşısında vücudu ziyasıyla anlaşılan ve zulmetin pek şiddetli ve sisli, yakıcı dehşetine karşı sönmeyen ve gittikçe zulmeti yararak dünyayı ziyalandırmaya çalışan Risale-i Nur'a ve müellifine hususi iltifatını اَقِدْ كَوْكَبِى بِاْلاِسْمِ نُورًا وَبَهْجَةً * مَدَى الدَّهْرِ وَاْلاَيَّامِ يَا نُورُ جَلْجَلَتْ deyip, âhirzamana kadar Risale-i Nur'un bedi' bir surette ışık vermesini ve yanmasını dua ve niyaz eden ve Kur'ân-ı Mucizü'l-Beyanın en mühim bir şâkirdi ve ulûmunun birinci nâşiri olan Hazret-i İmam-ı Ali radiyallahu anhu, bidâyet-i İslâmda, Kur'ân'ın aleyhine açılan çok kapılara karşı mübarek İsm-i Azamı şefi' tutup kahramanane ve merdane hakâik-i şeriatı ve esas-ı İslâmiyeti muhafazaya çalıştığı gibi, âhirzamanda bütün bütün Kur'ân'a muhalefet eden zındıka cereyanına karşı,aynı İsm-i Âzamı şefi' ve melce ve tahassüngâh ittihaz edip cerhedilmez Kur'ân'ın i'câzından gelen ve hâtem-i mu'cizeyi gösteren Risale-i Nur'un sönmez nuruyla ve susmaz lisanıyla şecaatkârane mukabele ve mukavemet edip, yerin yüzünü yakıp çok çiçekleri kurutan zındıka nârını, İsm-i Âzamın; kibriyalı, azametli nuruyla ve ism-i Rahman ve Rahim'in şefkatli ve re'fetli tecellisinden nebeân eden âb-ı hayat ile söndüren ve yanan yerlerde kuruyan nehir ve bağ çiçeklerine mukabil, dağlarda ve kırlarda sema yağmuru ve rahmetiyle hararete mütehammil ve şiddet-i burudete dayanıklı çiçekleri yetiştiren Risale-i Nur'u görmesi ve şefkatkârane ve tesellidarane ve kerametkârane bakması, Hazret-i İmam-ı Ali radiyallahu anhın makam-ı velâyetinin iktiza ettiğini hakkalyakîn gösterir. Hem Kaside-i Celcelûtiye'nin bir kerameti olan فَيَا حَامِلَ اْلاِسْمِ الَّذِي جَلَّ قَدْرُهُ dan başlayan üç dört satırda kuvvetli emâre ve delilden,