Şualar

Şualar, Başbakanlığa, Adliye Bakanlığına, Dahiliye Bakanlığına verilen geniş bir dilekçe, 643. sayfadasınız.

Saniyen: Madem bayramlaşmamız mahkemenin muvakkat hapis menzilinde oldu; ben de bayram tatlısı olarak, Konya kahramanı Zübeyir'in bana getirdiği zemzemle Nurs karyesinin bence çok mânidar balını gönderdim. Siz bal matarasına su koyun, karıştırınız. Sonra zemzemi içine bırakınız, kemâl-i âfiyetle içiniz.
 Said Nursî
ba
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1
Aziz, sıddık kardeşlerim,
Ehemmiyetli bir taraftan ehemmiyetli ve mânidar bir sual edilmiş. Bana sordular ki: "Sizin cemiyet olmadığınız, üç mahkeme o cihette beraat vermesiyle ve yirmi seneden beri tarassut ve nezaret eden altı vilâyetin o noktadan ilişmemeleriyle tahakkuk ettiği halde, Nurcularda öyle harika bir alâka var ki, hiçbir cemiyette, hiçbir komitede yoktur. Bu müşkülü halletmenizi isteriz" dediler.
Ben de cevaben dedim ki: Evet, Nurcular cemiyet memiyet, hususan siyasî ve dünyevî ve menfî ve şahsî ve cemaatî menfaat için teşekkül eden cemiyet ve komite değiller ve olamazlar. Fakat, bu vatanın eski kahramanları kemâl-i sevinçle şehadet mertebesini kazanmak için ruhlarını feda eden milyonlar İslâm fedailerinin ahfadları, oğulları ve kızları o fedailik damarından irsiyet almışlar ki, bu harika alâkayı gösterip Denizli Mahkemesinde bu âciz bîçare kardeşlerine bu gelen cümleyi onlar hesabına söylettirdiler: "Milyonlar kahraman başlar feda oldukları bir hakikata başımız dahi feda olsun!" diye onlar namına söylemiş, mahkemeyi hayret ve takdirle susturmuş. Demek Nurcularda hakikî, hâlis, sırf rıza-yı İlâhî için ve müspet ve uhrevî fedailer var ki, mason ve komünist ve ifsad ve

Saniyen: Madem bayramlaşmamız mahkemenin muvakkat hapis menzilinde oldu; ben de bayram tatlısı olarak, Konya kahramanı Zübeyir'in bana getirdiği zemzemle Nurs karyesinin bence çok mânidar balını gönderdim. Siz bal matarasına su koyun, karıştırınız. Sonra zemzemi içine bırakınız, kemâl-i âfiyetle içiniz.  Said Nursî ba بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ * 1 Aziz, sıddık kardeşlerim, Ehemmiyetli bir taraftan ehemmiyetli ve mânidar bir sual edilmiş. Bana sordular ki: "Sizin cemiyet olmadığınız, üç mahkeme o cihette beraat vermesiyle ve yirmi seneden beri tarassut ve nezaret eden altı vilâyetin o noktadan ilişmemeleriyle tahakkuk ettiği halde, Nurcularda öyle harika bir alâka var ki, hiçbir cemiyette, hiçbir komitede yoktur. Bu müşkülü halletmenizi isteriz" dediler. Ben de cevaben dedim ki: Evet, Nurcular cemiyet memiyet, hususan siyasî ve dünyevî ve menfî ve şahsî ve cemaatî menfaat için teşekkül eden cemiyet ve komite değiller ve olamazlar. Fakat, bu vatanın eski kahramanları kemâl-i sevinçle şehadet mertebesini kazanmak için ruhlarını feda eden milyonlar İslâm fedailerinin ahfadları, oğulları ve kızları o fedailik damarından irsiyet almışlar ki, bu harika alâkayı gösterip Denizli Mahkemesinde bu âciz bîçare kardeşlerine bu gelen cümleyi onlar hesabına söylettirdiler: "Milyonlar kahraman başlar feda oldukları bir hakikata başımız dahi feda olsun!" diye onlar namına söylemiş, mahkemeyi hayret ve takdirle susturmuş. Demek Nurcularda hakikî, hâlis, sırf rıza-yı İlâhî için ve müspet ve uhrevî fedailer var ki, mason ve komünist ve ifsad ve