kisaratlariyle güneşin ve ziyasının ve elvan-ı seb'asının gizli güzelliklerini güzel olarak izhar ediyorlar. Aynen öyle de: Şems-i Ezel ve Ebed olan Cemîl-i Zülcelâlin cemâl-i kudsîsine ve nihayetsiz güzel olan Esma-i Hüsnasının sermedî güzelliklerine aynadarlık edip cilvelerini tazelendirmek için bu güzel masnûlar, bu tatlı mahlûklar ve bu cemâlli mevcudat hiç durmayarak gelip gidiyorlar. Kendilerinde görünen güzellikler ve cemâller, kendilerinin malı olmadığını, belki tezahür etmek isteyen sermedî ve mukaddes bir cemâlin ve dâimî tecelli eden ve görünmek isteyen mücerret ve münezzeh bir hüsnün işaretleri ve alâmetleri ve lem'aları ve cilveleri olduğunu, Risale-i Nur pek çok kuvvetli delilleri ile tafsilen izah etmiş. Burada o burhanlardan üç tanesi kısaca gayet makul bir surette zikredilmiştir, diye beyana başlar.
Bu risaleyi gören her bir zevk-i selîm ashabı hayrette kalmakla beraber, kendilerinin istifadelerinden başka, gayrılarının da istifadelerine çalışmayı lüzumlu buluyorlar.
Hususan ikinci burhanda beş nokta beyan ediliyor. Aklı çürük, kalbi bozuk olmayan herhalde takdir, tahsin ve tasvip ile "mâşâallah, fetebârekallah" diyecek. Fakir ve hakir görülen vücudunu teâli ettirecek harika bir mucize olduğunu derk ve tasdik edecek.
Hafız Hüseyin
ALTINCI ŞUÂ:.... 132
Bu risale, namazdaki teşehhüdde bulunan اَلتَّحِيَّاتُ اَلْمُبَارَكَاتُ اَلصَّلَوَاتُ اَلطَّيِّبَاتُ لِلّٰهِ 1 ilâ âhir. Kelimelerinin hem mühim bir nevi tefsiri ve hem onun iki noktasına gelen iki mühim suale gayet güzel ve mühim bir cevaptır.
Birinci sual: "Teşehhüdden mübarek kelimatları Mi'râc Gecesinde Cenâb-ı Hak ile Resûlünün bir mükâlemeleri olduğu halde namazda okunmasının sırr-ı hikmeti nedir" demelerine karşı, her mü'minin namazı onun bir nevi mi'racı hükmünde olduğunu ve o huzura lâyık olan kelimeler ise Mi'rac-ı Ekber'de söylenilen kelimeler olduğundan namazda onları zikretmekle o kudsi sohbet tahattur edileceğini ve o tahatturla o kudsi kelimelerin mânâları cüz'iyetten külliyete çıktığını ve Resul-i Ekrem (a.s.m.) Cenâb-ı Hakka karşı selâm yerine اَلتَّحِيَّاتُ لِلّٰهِ demesini ve Cenâb-ı Hak tarafından Resul-i Ekrem"e (a.s.m.) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبِىُّ 2 demesi gelecek ümmetinin her biri her günde lâ-akal on
kisaratlariyle güneşin ve ziyasının ve elvan-ı seb'asının gizli güzelliklerini güzel olarak izhar ediyorlar. Aynen öyle de: Şems-i Ezel ve Ebed olan Cemîl-i Zülcelâlin cemâl-i kudsîsine ve nihayetsiz güzel olan Esma-i Hüsnasının sermedî güzelliklerine aynadarlık edip cilvelerini tazelendirmek için bu güzel masnûlar, bu tatlı mahlûklar ve bu cemâlli mevcudat hiç durmayarak gelip gidiyorlar. Kendilerinde görünen güzellikler ve cemâller, kendilerinin malı olmadığını, belki tezahür etmek isteyen sermedî ve mukaddes bir cemâlin ve dâimî tecelli eden ve görünmek isteyen mücerret ve münezzeh bir hüsnün işaretleri ve alâmetleri ve lem'aları ve cilveleri olduğunu, Risale-i Nur pek çok kuvvetli delilleri ile tafsilen izah etmiş. Burada o burhanlardan üç tanesi kısaca gayet makul bir surette zikredilmiştir, diye beyana başlar.
Bu risaleyi gören her bir zevk-i selîm ashabı hayrette kalmakla beraber, kendilerinin istifadelerinden başka, gayrılarının da istifadelerine çalışmayı lüzumlu buluyorlar.
Hususan ikinci burhanda beş nokta beyan ediliyor. Aklı çürük, kalbi bozuk olmayan herhalde takdir, tahsin ve tasvip ile "mâşâallah, fetebârekallah" diyecek. Fakir ve hakir görülen vücudunu teâli ettirecek harika bir mucize olduğunu derk ve tasdik edecek.
Hafız Hüseyin
ALTINCI ŞUÂ:.... 132
Bu risale, namazdaki teşehhüdde bulunan اَلتَّحِيَّاتُ اَلْمُبَارَكَاتُ اَلصَّلَوَاتُ اَلطَّيِّبَاتُ لِلّٰهِ 1 ilâ âhir. Kelimelerinin hem mühim bir nevi tefsiri ve hem onun iki noktasına gelen iki mühim suale gayet güzel ve mühim bir cevaptır.
Birinci sual: "Teşehhüdden mübarek kelimatları Mi'râc Gecesinde Cenâb-ı Hak ile Resûlünün bir mükâlemeleri olduğu halde namazda okunmasının sırr-ı hikmeti nedir" demelerine karşı, her mü'minin namazı onun bir nevi mi'racı hükmünde olduğunu ve o huzura lâyık olan kelimeler ise Mi'rac-ı Ekber'de söylenilen kelimeler olduğundan namazda onları zikretmekle o kudsi sohbet tahattur edileceğini ve o tahatturla o kudsi kelimelerin mânâları cüz'iyetten külliyete çıktığını ve Resul-i Ekrem (a.s.m.) Cenâb-ı Hakka karşı selâm yerine اَلتَّحِيَّاتُ لِلّٰهِ demesini ve Cenâb-ı Hak tarafından Resul-i Ekrem"e (a.s.m.) اَلسَّلاَمُ عَلَيْكَ اَيُّهَا النَّبِىُّ 2 demesi gelecek ümmetinin her biri her günde lâ-akal on