Kur'ân'ın azametine şehadet eden altı noktasında; on sekizincide, kâinatın heyet-i mecmuasında görülen azametine münasip iki büyük hakikatında; on dokuzuncuda; Esmâ-yı Hüsnâ'da zahir ve bariz görülen iki büyük hakikatla, pek geniş bir surette berahin-i ulûhiyyeti izah eder.
İKİNCİ BAB:.... 204
Berahin-i vahdâniyete dâir "Üç Menzil" olup, herbir menzil üç-dört hakikatı muhtevîdir.
Birinci Menzil: Kâinatı baştan başa istilâ eden "Dört Hakikat"tır.
Birincisi: Şirk ve küfrü reddeden ulûhiyet-i mutlaka hakikatıdır.
İkinci Hakikat: Şirk ve küfrü tardeden Rubûbiyet-i mutlaka hakikatıdır.
Üçüncü Hakikat: Hiçe vücud veren ve şirkin amansızlığını gösteren kemalât hakikatıdır.
Dördüncü Hakikat; şirkin vücudunu hiçlik ve yokluk vadilerine atan hakimiyet-i mutlaka hakikatıdır.
İkinci Menzil: Azamet-i Kibriya ve âsâr-ı İlâhiye menzili olup, "Beş Hakikat"ı muhittir.
Birincisi: Şirki kökünden kesip, imha eden azamet-i kibriyâ hakikatıdır.
İkincisi: Hikmet ve irade, mazharların adem-i kabiliyetlerinden başka tahdit altına alınmayan ve berâhin-i vahdâniyetin hadsiz nüktelerinden üç âyetin üç nüktesiyle ispat ve izah edilen ef'âl-i Rabbâniyeyi muhit hakikatıdır.
Üçüncüsü: Mevcudatın icatlarında görülen bu sürat içindeki kesret ve bu mükemmel intizam içindeki suhûlet ve bu hüsn-ü san'at içindeki maharet; ve bu ihtilât içindeki kıymettarlık; ve bu mebzuliyet içindeki imtiyaz hakikat-ı mutlakasıdır ki, ehemmiyetine binâen on üç basamakla on üç sırrına işaret edilecek iken iki kuvvetli mücbir mani sebebiyle birinci ve ikinci sırlarından başka yazılmamıştır.
Birinci sırrı: Zati olan birşeyin zıddiyetinin müdahalesinin muhaliyetidir.
İkinci sır: Nuraniyet ve şeffafiyet ve itaat sırlarının izahıdır.
Dördüncüsü: Saniin vahdaniyetini ilân eden zuhur ve vücud-u ispatda görülen cihet-i uluhiyet hakikatidir.
Beşincisi: Kâinatın mecmuunda ve herbir mevcudunda müşahade edilen intizam-ı ekmel hakikatidir.
Bu beşinci hakikattan sonra âhirzamanda gelen mütekellimînden ve ilm-i Kelâm ulemasından bir zâtın hakâik-ı imaniyeyi delâil-i akliye ile hem kemâl-i vuzuh ile ispat edeceğine dair ehl-i keşfin ihbârâtını, hem "Bütün tarikatların müntehâsı hakâik-i imaniyenin inkişafıdır" diyen Müceddid-i Elf-i Sâni Ahmed-i Farukî'nin (r.a.) bu kelâmını, hem تَفَكُّرُ سَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ سَنَةٍ 1 hadis-i şerifinin meâlini ifade ve ispat eden üç hakikat-ı mühimme derc edilmiştir.
Kur'ân'ın azametine şehadet eden altı noktasında; on sekizincide, kâinatın heyet-i mecmuasında görülen azametine münasip iki büyük hakikatında; on dokuzuncuda; Esmâ-yı Hüsnâ'da zahir ve bariz görülen iki büyük hakikatla, pek geniş bir surette berahin-i ulûhiyyeti izah eder.
İKİNCİ BAB:.... 204
Berahin-i vahdâniyete dâir "Üç Menzil" olup, herbir menzil üç-dört hakikatı muhtevîdir.
Birinci Menzil: Kâinatı baştan başa istilâ eden "Dört Hakikat"tır.
Birincisi: Şirk ve küfrü reddeden ulûhiyet-i mutlaka hakikatıdır.
İkinci Hakikat: Şirk ve küfrü tardeden Rubûbiyet-i mutlaka hakikatıdır.
Üçüncü Hakikat: Hiçe vücud veren ve şirkin amansızlığını gösteren kemalât hakikatıdır.
Dördüncü Hakikat; şirkin vücudunu hiçlik ve yokluk vadilerine atan hakimiyet-i mutlaka hakikatıdır.
İkinci Menzil: Azamet-i Kibriya ve âsâr-ı İlâhiye menzili olup, "Beş Hakikat"ı muhittir.
Birincisi: Şirki kökünden kesip, imha eden azamet-i kibriyâ hakikatıdır.
İkincisi: Hikmet ve irade, mazharların adem-i kabiliyetlerinden başka tahdit altına alınmayan ve berâhin-i vahdâniyetin hadsiz nüktelerinden üç âyetin üç nüktesiyle ispat ve izah edilen ef'âl-i Rabbâniyeyi muhit hakikatıdır.
Üçüncüsü: Mevcudatın icatlarında görülen bu sürat içindeki kesret ve bu mükemmel intizam içindeki suhûlet ve bu hüsn-ü san'at içindeki maharet; ve bu ihtilât içindeki kıymettarlık; ve bu mebzuliyet içindeki imtiyaz hakikat-ı mutlakasıdır ki, ehemmiyetine binâen on üç basamakla on üç sırrına işaret edilecek iken iki kuvvetli mücbir mani sebebiyle birinci ve ikinci sırlarından başka yazılmamıştır.
Birinci sırrı: Zati olan birşeyin zıddiyetinin müdahalesinin muhaliyetidir.
İkinci sır: Nuraniyet ve şeffafiyet ve itaat sırlarının izahıdır.
Dördüncüsü: Saniin vahdaniyetini ilân eden zuhur ve vücud-u ispatda görülen cihet-i uluhiyet hakikatidir.
Beşincisi: Kâinatın mecmuunda ve herbir mevcudunda müşahade edilen intizam-ı ekmel hakikatidir.
Bu beşinci hakikattan sonra âhirzamanda gelen mütekellimînden ve ilm-i Kelâm ulemasından bir zâtın hakâik-ı imaniyeyi delâil-i akliye ile hem kemâl-i vuzuh ile ispat edeceğine dair ehl-i keşfin ihbârâtını, hem "Bütün tarikatların müntehâsı hakâik-i imaniyenin inkişafıdır" diyen Müceddid-i Elf-i Sâni Ahmed-i Farukî'nin (r.a.) bu kelâmını, hem تَفَكُّرُ سَاعَةٍ خَيْرٌ مِنْ عِبَادَةِ سَنَةٍ 1 hadis-i şerifinin meâlini ifade ve ispat eden üç hakikat-ı mühimme derc edilmiştir.