Kur'ân-ı Azîmüşşanın elbette her harfinde on, bazan yüz, bazan bin ve binler sevap bulunması ve bütün cin ve ins toplansa onun mislini getirememesi ve bütün beni-âdemle ve kâinatla tam yerinde konuşması ve her zaman milyonlar hâfızların kalblerinde zevk ile yazılması ve çok tekrarla ve kesretli tekraratiyle usandırmaması ve çok iltibas yerleri ve birbirine benzeyen cümleleri olduğu halde bütün Kur'ân hâfızı çocukların nazik ve basit kafalarında mükemmel yerleşmesi ve hastaların ve az sözden müteessir olan ve sekeratta olanların kulağında mâ-i zemzem misilli hoş gelmesi gibi, Kur'ân-ı Azimüşşân çok cihetlerle kudsî imtiyazları kazanır. Ve Sâni-i Kâinatın mu'cizât-ı kudretini ve manidar sütûr-u hikmetini ders vermekle lütf-u irşadda güzel bir i'câz gösterir. Ve iki cihanın saadetlerini kendi şakirtlerine kazandırır. Tekrarı iktiza eden dua ve dâvet, zikir ve tevhid kitabı dahi o olduğunu bildirmek sırrıyla güzel, tatlı tekraratıyla bir tek cümlede ve bir tek kıssada ayrı ayrı çok mânâları, ayrı ayrı muhatap tabakalarına tefhim etmekte ve cüz'i ve âdi bir hâdisede, en cüz'i ve ehemmiyetsiz şeyler dahi nazar-ı merhametinde ve dâire-i tedbir ve iradesinde bulunmasını bildirmek sırrıyla tesis-i İslâmiyette ve tedvin-i şeriatta sahabelerin cüz'i hâdiselerini dahi nazar-ı ehemmiyete almasında; hem küllî düsturların bulunması, hem umumî olan İslâmiyetin ve şeriatın tesisinde o cüz'i hadiseler, çekirdekler hükmünde çok ehemmiyetli meyveleri verdikleri cihetinde de bir nev'i i'câzını gösterir. Evet, ihtiyacın tekrarıyla tekrarın lüzumu haysiyetiyle, yirmi sene zarfında pek çok mükerrer suallere cevap olarak ayrı ayrı çok tabakalara ders veren ve koca kâinatı parça parça edip kıyâmette şeklini değiştirerek, dünyayı kaldırıp onun yerine azametli âhireti kuracak olan ve zerrattan yıldızlara kadar bütün cüz'iyat ve külliyatın bir tek zâtın elinde ve tasarrufunda bulunduğunu ispat edecek ve kâinatı ve arzı ve semavatı ve anâsırı kızdıran ve hiddete getiren nev-i beşerin zulümlerine mukâbil, kâinatın netice-i hilkati hesabına azab-ı İlâhiyi ve hiddet-i rabbaniyeyi gösterecek hadsiz ve nihayetsiz ve dehşetli ve geniş bir inkılâbın tesisinde, binler netice kuvvetinde, bazı cümleleri ve hadsiz delillerin neticesi olan bir kısım âyetleri tekrar etmek, değil bir kusur, belki gayet kuvvetli bir i'câz ve gayet yüksek bir belâğat ve mukteza-yı hâle gayet mutâbık bir cezâlettir, bir fesâhattir.
Biz burada, bu kıymetli meselenin başından bazı yerlerine işaretle ehemmiyetini göstermek istedik. Fakat tamamiyle göstermeye imkân olmadığı için, tam görmek isteyenler bahçenin içine girsin ve yalnız bu kadarla kalmasın. Bu meselenin hatimesinin iki haşiyesini ve nûrun kahramanı Hüsrev'in mektubunu da okusun.
On birinci mesele:.... 337
Meyve'nin On Birinci Meselesinin bir meyvesi Cennet ve biri saadet-i ebediye ve biri rü'yetullahtır. Bu şecere-i kudsiyenin hadsiz küllî ve cüz'î meyvelerinden yüzer nümunelerini Risale-i Nur'da gayet parlak bir şekilde Üstadımız beyan etmiştir. Bu meseledeki beyanatın fihristesinin yalnız hangi mevzûa âit olduğunu kısaca bildirmek istedik. Merak edenler Sirâcü'n-Nûr'a ve Meyve'nin on birinci meselesine dikkatle baksınlar.
Bu mesele, meleklere iman meyvesinin bir cüz'üdür. Üstadımız diyor ki:
Kur'ân-ı Azîmüşşanın elbette her harfinde on, bazan yüz, bazan bin ve binler sevap bulunması ve bütün cin ve ins toplansa onun mislini getirememesi ve bütün beni-âdemle ve kâinatla tam yerinde konuşması ve her zaman milyonlar hâfızların kalblerinde zevk ile yazılması ve çok tekrarla ve kesretli tekraratiyle usandırmaması ve çok iltibas yerleri ve birbirine benzeyen cümleleri olduğu halde bütün Kur'ân hâfızı çocukların nazik ve basit kafalarında mükemmel yerleşmesi ve hastaların ve az sözden müteessir olan ve sekeratta olanların kulağında mâ-i zemzem misilli hoş gelmesi gibi, Kur'ân-ı Azimüşşân çok cihetlerle kudsî imtiyazları kazanır. Ve Sâni-i Kâinatın mu'cizât-ı kudretini ve manidar sütûr-u hikmetini ders vermekle lütf-u irşadda güzel bir i'câz gösterir. Ve iki cihanın saadetlerini kendi şakirtlerine kazandırır. Tekrarı iktiza eden dua ve dâvet, zikir ve tevhid kitabı dahi o olduğunu bildirmek sırrıyla güzel, tatlı tekraratıyla bir tek cümlede ve bir tek kıssada ayrı ayrı çok mânâları, ayrı ayrı muhatap tabakalarına tefhim etmekte ve cüz'i ve âdi bir hâdisede, en cüz'i ve ehemmiyetsiz şeyler dahi nazar-ı merhametinde ve dâire-i tedbir ve iradesinde bulunmasını bildirmek sırrıyla tesis-i İslâmiyette ve tedvin-i şeriatta sahabelerin cüz'i hâdiselerini dahi nazar-ı ehemmiyete almasında; hem küllî düsturların bulunması, hem umumî olan İslâmiyetin ve şeriatın tesisinde o cüz'i hadiseler, çekirdekler hükmünde çok ehemmiyetli meyveleri verdikleri cihetinde de bir nev'i i'câzını gösterir. Evet, ihtiyacın tekrarıyla tekrarın lüzumu haysiyetiyle, yirmi sene zarfında pek çok mükerrer suallere cevap olarak ayrı ayrı çok tabakalara ders veren ve koca kâinatı parça parça edip kıyâmette şeklini değiştirerek, dünyayı kaldırıp onun yerine azametli âhireti kuracak olan ve zerrattan yıldızlara kadar bütün cüz'iyat ve külliyatın bir tek zâtın elinde ve tasarrufunda bulunduğunu ispat edecek ve kâinatı ve arzı ve semavatı ve anâsırı kızdıran ve hiddete getiren nev-i beşerin zulümlerine mukâbil, kâinatın netice-i hilkati hesabına azab-ı İlâhiyi ve hiddet-i rabbaniyeyi gösterecek hadsiz ve nihayetsiz ve dehşetli ve geniş bir inkılâbın tesisinde, binler netice kuvvetinde, bazı cümleleri ve hadsiz delillerin neticesi olan bir kısım âyetleri tekrar etmek, değil bir kusur, belki gayet kuvvetli bir i'câz ve gayet yüksek bir belâğat ve mukteza-yı hâle gayet mutâbık bir cezâlettir, bir fesâhattir.
Biz burada, bu kıymetli meselenin başından bazı yerlerine işaretle ehemmiyetini göstermek istedik. Fakat tamamiyle göstermeye imkân olmadığı için, tam görmek isteyenler bahçenin içine girsin ve yalnız bu kadarla kalmasın. Bu meselenin hatimesinin iki haşiyesini ve nûrun kahramanı Hüsrev'in mektubunu da okusun.
On birinci mesele:.... 337
Meyve'nin On Birinci Meselesinin bir meyvesi Cennet ve biri saadet-i ebediye ve biri rü'yetullahtır. Bu şecere-i kudsiyenin hadsiz küllî ve cüz'î meyvelerinden yüzer nümunelerini Risale-i Nur'da gayet parlak bir şekilde Üstadımız beyan etmiştir. Bu meseledeki beyanatın fihristesinin yalnız hangi mevzûa âit olduğunu kısaca bildirmek istedik. Merak edenler Sirâcü'n-Nûr'a ve Meyve'nin on birinci meselesine dikkatle baksınlar.
Bu mesele, meleklere iman meyvesinin bir cüz'üdür. Üstadımız diyor ki: