Onuncusu: Eşhas-ı âhirzamanın tahribatçı olmalarıyla fevkalâde iktidarlarından bahsedilmiş.
On birincisi: "Âhirzamanda bir erkek kırk kadına nezaret edeck" denilmiş. Bu hadis-i şerifin bir kısım tevili Rusya'da görülmüş.
On ikincisi: Deccalın birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür, denilmiş. Bu, deccalın, altı ayı gündüz, altı ayı gece olan, yani bir günü bir sene olan kutb-u şimâliden çıkacağına, hem bir senede yapılacak icrââtı bir günde yapacağına işaret edilmiş.
On üçüncüsü: İsâ'nın (a.s.) deccalı öldüreceği haber verilmiş.
On dördüncüsü: Deccalın mühim bir kuvveti Yahudilerdir, deccala seve seve tabi olurlar. Bu rivayetin bir parça tevili Rusya'da çıkmış.
On beşincisi: Rivayet-i hadiste bir kısım tafsilâtı bulunan ve Kur'ân'da icmâlen bahsi geçen Ye'cüc ve Me'cüc hakkında olup, bu hadis müteşâbih olan hadislerden sayılmasıyla mânâsı hem tevil, hem tabir ile bilindiği ve onlar acâib-i seb'a-i âlemden olan Sedd-i Çin'e yakın, mukaddesâtı tanımayan anarşist Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız ve Tatar kabileleri olduğu bildirilmiş.
On altıncısı: İsâ Aleyhisselâm, fevkalâde büyük bir minareden daha yüksek bir azamet ve heykelde bulunan deccalı öldürdüğü vakit, kendisi deccala nisbeten çok küçük bulunmasıdır. Bu hadis-i şerifin meâli, deccalın şahs-ı mânevîsi ile hakiki din-i İsevi'nin şahs-ı mânevîsi olarak tefsir edilmiş.
On yedincisi: Deccal çıktığı gün bütün dünya işitir. Kırk günde dünyayı gezer, fevkalâde bir eşeği vardır.
On sekizincisi: "Ümmetim istikametle giderse ona bir gün var. Eğer istikametten ayrılsa ona yarım gün var" diye varid olan ve çok medar-ı bahs olmuş olan bu hadis-i şerif, âhiret günlerinin bir günü dünyanın bin senesi olması cihetiyle İslâmiyetin yeryüzünde bin sene galibâne devam edeceğine mânâ verilmiştir. Ki, beş yüz sene Abbâsilerin sonuna kadar, beş yüz sene Osmanlıların sonuna kadar devam etmekle bin sene tamam olmuş. Hem Abbâsilerin, hem Osmanlıların siyâsiyyûnları istikameti tam muhafaza edemedikleri için, her ikisi de beş yüz sene sonunda kendi vefatlarıyla bu hadis-i şerifin meâlini tasdik etmişlerdir, diye tefsir edilmiş.
On dokuzuncusu: Âhirzaman alâmetlerinden olup, Âl-i Beyt-i Nebevî'den çıkacak olan Hazret-i Mehdi (r.a.) hakkında ayrı ayrı rivayetler var. Bu rivâyâtın te'vili ile beraber büyük Mehdi'nin dört ehemmiyetli vazifesinin ve daha evvel gelip geçen küçük Mehdiler büyük Mehdinin bir kısım vazifelerini bir cihette icra ettiklerini ve Al-i Beyt kadar Şeriat-ı Muhammediye'yi (a.s.m.) ve hakâik-ı Kur'âniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ihyâ ve ilân ve icrâ eden hiçbir nesil olmadığı gibi, büyük Mehdinin Al-i Beyt'e mensup kumandanların başında İslâmiyetin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya gösterecek, âhirzamanda gelen başkumandanları olduğunu bildirmektedir.
Yirmincisi: Güneşin mağripten çıkacağı ihbar edilmiş. Hem zeminde zuhur edecek dâbbetü'l-arz garip tabir ile tabir edilmiş.
Onuncusu: Eşhas-ı âhirzamanın tahribatçı olmalarıyla fevkalâde iktidarlarından bahsedilmiş.
On birincisi: "Âhirzamanda bir erkek kırk kadına nezaret edeck" denilmiş. Bu hadis-i şerifin bir kısım tevili Rusya'da görülmüş.
On ikincisi: Deccalın birinci günü bir sene, ikinci günü bir ay, üçüncü günü bir hafta, dördüncü günü bir gündür, denilmiş. Bu, deccalın, altı ayı gündüz, altı ayı gece olan, yani bir günü bir sene olan kutb-u şimâliden çıkacağına, hem bir senede yapılacak icrââtı bir günde yapacağına işaret edilmiş.
On üçüncüsü: İsâ'nın (a.s.) deccalı öldüreceği haber verilmiş.
On dördüncüsü: Deccalın mühim bir kuvveti Yahudilerdir, deccala seve seve tabi olurlar. Bu rivayetin bir parça tevili Rusya'da çıkmış.
On beşincisi: Rivayet-i hadiste bir kısım tafsilâtı bulunan ve Kur'ân'da icmâlen bahsi geçen Ye'cüc ve Me'cüc hakkında olup, bu hadis müteşâbih olan hadislerden sayılmasıyla mânâsı hem tevil, hem tabir ile bilindiği ve onlar acâib-i seb'a-i âlemden olan Sedd-i Çin'e yakın, mukaddesâtı tanımayan anarşist Mançur ve Moğol ve bir kısım Kırgız ve Tatar kabileleri olduğu bildirilmiş.
On altıncısı: İsâ Aleyhisselâm, fevkalâde büyük bir minareden daha yüksek bir azamet ve heykelde bulunan deccalı öldürdüğü vakit, kendisi deccala nisbeten çok küçük bulunmasıdır. Bu hadis-i şerifin meâli, deccalın şahs-ı mânevîsi ile hakiki din-i İsevi'nin şahs-ı mânevîsi olarak tefsir edilmiş.
On yedincisi: Deccal çıktığı gün bütün dünya işitir. Kırk günde dünyayı gezer, fevkalâde bir eşeği vardır.
On sekizincisi: "Ümmetim istikametle giderse ona bir gün var. Eğer istikametten ayrılsa ona yarım gün var" diye varid olan ve çok medar-ı bahs olmuş olan bu hadis-i şerif, âhiret günlerinin bir günü dünyanın bin senesi olması cihetiyle İslâmiyetin yeryüzünde bin sene galibâne devam edeceğine mânâ verilmiştir. Ki, beş yüz sene Abbâsilerin sonuna kadar, beş yüz sene Osmanlıların sonuna kadar devam etmekle bin sene tamam olmuş. Hem Abbâsilerin, hem Osmanlıların siyâsiyyûnları istikameti tam muhafaza edemedikleri için, her ikisi de beş yüz sene sonunda kendi vefatlarıyla bu hadis-i şerifin meâlini tasdik etmişlerdir, diye tefsir edilmiş.
On dokuzuncusu: Âhirzaman alâmetlerinden olup, Âl-i Beyt-i Nebevî'den çıkacak olan Hazret-i Mehdi (r.a.) hakkında ayrı ayrı rivayetler var. Bu rivâyâtın te'vili ile beraber büyük Mehdi'nin dört ehemmiyetli vazifesinin ve daha evvel gelip geçen küçük Mehdiler büyük Mehdinin bir kısım vazifelerini bir cihette icra ettiklerini ve Al-i Beyt kadar Şeriat-ı Muhammediye'yi (a.s.m.) ve hakâik-ı Kur'âniyeyi ve sünnet-i Ahmediyeyi (a.s.m.) ihyâ ve ilân ve icrâ eden hiçbir nesil olmadığı gibi, büyük Mehdinin Al-i Beyt'e mensup kumandanların başında İslâmiyetin kemal-i adaletini ve hakkaniyetini dünyaya gösterecek, âhirzamanda gelen başkumandanları olduğunu bildirmektedir.
Yirmincisi: Güneşin mağripten çıkacağı ihbar edilmiş. Hem zeminde zuhur edecek dâbbetü'l-arz garip tabir ile tabir edilmiş.