âyetin bir hakikatını ve Sûre-i Nur'dan اَللهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ 1 ilâ âhir.. ve اَوْكَظُلُمَاتٍ فِى بَحْرٍ لُجِّىٍّ 2 ilâ âhir.. âyetiyle beraber o muvazeneyi نَعْبُدُ 3 mu'cizesinin beyanında dünya seyyâhı Halıkını aramak, bulmak, tanımak için kâinatın bütün envâından ve mevcudâtından otuz üç yol ile ilmelyakîn ve aynelyakîn ile Âyetü'l-Kübrâ risalesinde kat'i ve gayet parlak burhanlarla Hâlıkını bulduğu gibi, o ayn-ı hakikat ve bir temsil mânâsında olan seyâhat-ı hayâliye ile girdiği pek çok âlemler ve tabakalardan üç tabakasının kuvve-i akliye cihetinde bir misali, gayet muhtasar beyan edilmiştir.
اَللهُ اَكْبَرُ cümlesinin otuz üç mertebesinden üç mertebeyi beyan eden bu gelecek Arabî fıkranın bir nevi tercümesi içinde kısa işaretlerle ulemâyı ilm-i kelâmı ve akîde ulemâsını pek çok meşgul eden "ilim ve irâde ve kudret-i İlâhiye"nin kâinattaki cilveleriyle, onları aynelyakîn imanla tasdik ve onlarla Vâcibü'l-Vücud'un mevcudiyetini ve vahdâniyetini bedâhetle ve ilmelyakîn ile tasdik edip, tam iman etmekle yol açan bu Arabî fıkradır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِى الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِىٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًا * 4
اَللهُ اَكْبَرُ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ قُدْرَةً وَعِلْمًا إِذْ هُوَ الْعَلِيمُ بِكُلِّ شَىْءٍ
ilâ âhir...
Emirdağlı
Nur Talebeleri
BİRİNCİ ŞUÂ:.... 837
1350 tarihinden sonra gözleri kamaştıran ziyâ-i fâaliyetle nev-i beşerin mühim bir kısmını kendine teshir eden ve edecek olan Risale-i Nur Külliyatından Otuz Birinci Lem'a'nın Birinci Şuâ'ı işârât-ı Kur'âniye olup, bu Şuâ'ın fevkaladeliğini gösteren ve sisli bir asırda semlenmekte olan nev-i beşeri idam-ı ebedîden alıp hayat-ı bakiyeye ve boğucu bir zulmetten çıkarıp, halaskâr bir nura atlatan
âyetin bir hakikatını ve Sûre-i Nur'dan اَللهُ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَاْلاَرْضِ 1 ilâ âhir.. ve اَوْكَظُلُمَاتٍ فِى بَحْرٍ لُجِّىٍّ 2 ilâ âhir.. âyetiyle beraber o muvazeneyi نَعْبُدُ 3 mu'cizesinin beyanında dünya seyyâhı Halıkını aramak, bulmak, tanımak için kâinatın bütün envâından ve mevcudâtından otuz üç yol ile ilmelyakîn ve aynelyakîn ile Âyetü'l-Kübrâ risalesinde kat'i ve gayet parlak burhanlarla Hâlıkını bulduğu gibi, o ayn-ı hakikat ve bir temsil mânâsında olan seyâhat-ı hayâliye ile girdiği pek çok âlemler ve tabakalardan üç tabakasının kuvve-i akliye cihetinde bir misali, gayet muhtasar beyan edilmiştir.
اَللهُ اَكْبَرُ cümlesinin otuz üç mertebesinden üç mertebeyi beyan eden bu gelecek Arabî fıkranın bir nevi tercümesi içinde kısa işaretlerle ulemâyı ilm-i kelâmı ve akîde ulemâsını pek çok meşgul eden "ilim ve irâde ve kudret-i İlâhiye"nin kâinattaki cilveleriyle, onları aynelyakîn imanla tasdik ve onlarla Vâcibü'l-Vücud'un mevcudiyetini ve vahdâniyetini bedâhetle ve ilmelyakîn ile tasdik edip, tam iman etmekle yol açan bu Arabî fıkradır.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَقُلِ الْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذِى لَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَرِيكٌ فِى الْمُلْكِ وَلَمْ يَكُنْ لَهُ وَلِىٌّ مِنَ الذُّلِّ وَكَبِّرْهُ تَكْبِيرًا * 4
اَللهُ اَكْبَرُ مِنْ كُلِّ شَىْءٍ قُدْرَةً وَعِلْمًا إِذْ هُوَ الْعَلِيمُ بِكُلِّ شَىْءٍ
ilâ âhir...
Emirdağlı
Nur Talebeleri
BİRİNCİ ŞUÂ:.... 837
1350 tarihinden sonra gözleri kamaştıran ziyâ-i fâaliyetle nev-i beşerin mühim bir kısmını kendine teshir eden ve edecek olan Risale-i Nur Külliyatından Otuz Birinci Lem'a'nın Birinci Şuâ'ı işârât-ı Kur'âniye olup, bu Şuâ'ın fevkaladeliğini gösteren ve sisli bir asırda semlenmekte olan nev-i beşeri idam-ı ebedîden alıp hayat-ı bakiyeye ve boğucu bir zulmetten çıkarıp, halaskâr bir nura atlatan