Şualar

Şualar, Fihrist, 957. sayfadasınız.

meslek ve ahvâl-i ruhiyesinin rûhu olan ahkâm-ı Kur'âniyeyi ve kudret-i Rabbâniyeyi ispat ve maddiyyûnları susturan Zerrât Risalesine kuvvetli bir müşâbehet-i mânâ ile işaretini ispat eder. Hem Otuz Birinci Mertebede وَالنَّجْمِ اِذَا هَوٰى 1 cümlesiyle sarahata yakın bir tarzda Mirac-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) delail-i akliye ile gayet makul ve kat'i bir surette ispat eden Otuz Birinci Söze hem sûre-i 2 اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ den iktibas ederek Otuz Birinci Mertebenin akabinde tekrar edilen وَبِاِقْتَرَبَتْ لِىَ اْلاُمُورُ تَقَرَّبَتْ 3 fıkrasiyle Otuz Birinci Sözün zeyli olan Şakk-ı Kamer risalesine sarahata yakın işaretini gösterir.
Hem Otuz İkinci Mertebede وَبِسُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَاٰيَةً 4 kısmıyla zerreden şemse kadar âlem-i asğar ve âlem-i ekberden şirki tard edip tesis-i ahkâm-ı Kur'âniyeyi ve rabıta-i Muhammediyeyi (a.s.m.) bina eden ve kuvvetli bir i'câz-ı Kur'ânî olan Otuz İkinci Söze işaretini ispat eder.
Hem Otuz Üçüncü Mertebede
وَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلاَىَ بِفَضْلِكَ الَّذِى * عَلٰى كُلِّ مَااَنْزَلْتَ كُتُبًا تَفَضَّلَتْ * 5
kelamıyla Otuz Üç adet Mektubat'a işaret eder.
İkinci Remiz: Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) Mektubat'a işaretten sonra Lem'alara işareti içinde Şuâlar'a da bakarak وَبِاْلاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ 6 deyip Kur'ân'ın Âyetü'l- Kübrası olan
تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 7
âyetinin hakikat-ı kübrâsını ve tefsir-i ekberini gösteren tevhid ve vahdet-i İlâhiyeyi kat'i burhanlarla ilân eder. Ve bütün Risale-i Nur'un mârifet aynasında gösterip o cihette Risale-i Nur'un fihriste-i ekberi olan ve ehl-i dünya ve ehl-i fennin son ve en büyük bildikleri ve buldukları çok müşkilat içinde ve dâr bir mevkide eflâkı seyreden dürbünlerine mukabil çok geniş mevkilere müşkilatsız bir tefekkürle seyr-i eflak ettiren bir mânevî dürbün-ü Kur'âniye ve her yerde su

meslek ve ahvâl-i ruhiyesinin rûhu olan ahkâm-ı Kur'âniyeyi ve kudret-i Rabbâniyeyi ispat ve maddiyyûnları susturan Zerrât Risalesine kuvvetli bir müşâbehet-i mânâ ile işaretini ispat eder. Hem Otuz Birinci Mertebede وَالنَّجْمِ اِذَا هَوٰى 1 cümlesiyle sarahata yakın bir tarzda Mirac-ı Ahmediyeyi (a.s.m.) delail-i akliye ile gayet makul ve kat'i bir surette ispat eden Otuz Birinci Söze hem sûre-i 2 اِقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانْشَقَّ الْقَمَرُ den iktibas ederek Otuz Birinci Mertebenin akabinde tekrar edilen وَبِاِقْتَرَبَتْ لِىَ اْلاُمُورُ تَقَرَّبَتْ 3 fıkrasiyle Otuz Birinci Sözün zeyli olan Şakk-ı Kamer risalesine sarahata yakın işaretini gösterir. Hem Otuz İkinci Mertebede وَبِسُوَرِ الْقُرْاٰنِ حِزْبًا وَاٰيَةً 4 kısmıyla zerreden şemse kadar âlem-i asğar ve âlem-i ekberden şirki tard edip tesis-i ahkâm-ı Kur'âniyeyi ve rabıta-i Muhammediyeyi (a.s.m.) bina eden ve kuvvetli bir i'câz-ı Kur'ânî olan Otuz İkinci Söze işaretini ispat eder. Hem Otuz Üçüncü Mertebede وَاَسْئَلُكَ يَا مَوْلاَىَ بِفَضْلِكَ الَّذِى * عَلٰى كُلِّ مَااَنْزَلْتَ كُتُبًا تَفَضَّلَتْ * 5 kelamıyla Otuz Üç adet Mektubat'a işaret eder. İkinci Remiz: Hazret-i İmam-ı Ali (r.a.) Mektubat'a işaretten sonra Lem'alara işareti içinde Şuâlar'a da bakarak وَبِاْلاٰيَةِ الْكُبْرٰى اَمِنِّى مِنَ الْفَجَتْ 6 deyip Kur'ân'ın Âyetü'l- Kübrası olan تُسَبِّحُ لَهُ السَّمٰوَاتُ السَّبْعُ وَاْلاَرْضُ وَمَنْ فِيهِنَّ وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ * 7 âyetinin hakikat-ı kübrâsını ve tefsir-i ekberini gösteren tevhid ve vahdet-i İlâhiyeyi kat'i burhanlarla ilân eder. Ve bütün Risale-i Nur'un mârifet aynasında gösterip o cihette Risale-i Nur'un fihriste-i ekberi olan ve ehl-i dünya ve ehl-i fennin son ve en büyük bildikleri ve buldukları çok müşkilat içinde ve dâr bir mevkide eflâkı seyreden dürbünlerine mukabil çok geniş mevkilere müşkilatsız bir tefekkürle seyr-i eflak ettiren bir mânevî dürbün-ü Kur'âniye ve her yerde su